13 Ekim 2017 Cuma

Fark(!)ında-mısınız?

   
                             
Yıldızlar söndü. Ateş böcekleri bile uçmuyor. Ortalık  zifiri karanlık. Belliki şafak yakın!
Kısa süre sonra ortalık aydınlacak.
Sis  dağılacak.
Güneş  yine ufuktan gülümseyerek yükselecek…
Biliyorum, Osho’nun “Dengeli Yaşamın Anahtarı” Farkındalık  kitabını okumadıysanız; makaleye  başlık olarak seçtiğim, “Frkında mısınız” sözcüğü birçoğumuza  pek bir şey ifade etmeyecek.
Zira  farkındalık anda yaşamakla eş değer bir eylem!
Hayallerden kurtulmak, zihinde vesveseye yer vermemek ve  geleceği düşlememek gibi zor bir keyfiyet.
Bunu yapmak kolay mı?
Farkındalık kitabının yazarı Osho; zor,  lakin imkansız değil diyor. Zoru başaran, anda yaşayan; zaten içindeki ışığa/ hatta güneşe ulaşmayı mutlaka başaracak.
Öyleyse, bizde millet olarak zoru başarmak mecburitiyendiyiz.
Zifiri karanlıktan çıkmak, güneşin doğuşunu izlemeye mahkumuz.
Güneşin doğuşunu izlemek için NEMRUD dağına çıkmaya ihtiyacımız yok!

Şayet özümüze döner,  içimizdeki yıldızları görebilirsek; karanlıktan kurtulur, güneşin doğuşunu: Nemrut’a çıkmış gibi izler ve yaşarız.
Bu nasıl olacak diye soranları çok yakından duyuyor ve hissediyorum.
Elbette karanlağa sövmeyecek, ünlü düşünür  Konfüçyüs’ün; "Karanlığa sövmek yerine bir mum da sen yak." övüdüne kulak vererek önce kendimizi, sonra yolumuzu aydınlatacağız.
Hepimiz biliyoruz ki, kendimizi aydınlatmanın yolu okumaktan geçiyor.
Onun içindir ki, yüce kitabımız Kur’anın ilk  emri oku!
Elbette bizi yaratan Allah oku emrini sebepsiz vermemiştir.
Bir çok ayette de aklımızı kullanmamızı emrediyor. Öyleyse aklı kullanmanın sırrı oku emrinde gizli.
 İşte karanlığı aydınlatmanın yolu, güneşin doğuşunu  Nemrut'a çıkmadan izlemenin kolaylığı ve farkında olmanın  yolu da çok  okumaktan geçiyor.

Az kaldı şafağan sökmesine! Güneşin  ufuktan yükselmesine! 29 Ekimden önce hep birlikte izleyeceğiz, Hızır’ın gelişini.
Hani “kul sıkışmazsa Hızır yetişmez”  ata sözü varya; işte o gerçekleşecekı!
Hepimiz şahitiz, Türk milleti nefes alamıyor. Önünü  görmüyor. Sanki şiddetli kasırgaya yakalanış gibi samanyolundaki  kara deliğe doğru hızla sörüklenip gidiyor.   Telaşım sırf bu yüzden .  Ve     farkındamısınız diye soruşum da ondan!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder