Bu yazıyı, ünlü alış
veriş merkezi zincirinin, bilgisayar ekranına düşen; SELPAK reklamını görünce, Kaleme
aldığım
Biliyorum, cennet vatanın
içine sürüklendiği; bin bir dert ve tasası var.
Afrin’den peş peşe
şehit haberleri geliyor.
Yüreğimiz paramparça. Gözümüzden sağanak dökülüyor
yaş!
İktidara göre; Türk
milleti beka sorunu yaşıyor.
Ege’de adaları Yunan askerlerin işgali altında!
Ve ben kâğıttan
kibritten makale yazıyorum?
Olacak şey mi?
Bazen oluyor işte…
Kimi vatanı canından
aziz bilip; gözünü kırpmadan uğrunda ölüyor, kimileri selpak reklamı yaparak;
yaşamını idame ettiriyor.
Yaşamı idame dedim
de, aklıma Mustafa Kemal Atatürk’ün Mersin’i ziyareti sırasında yaşanmış bir hikâye
takıldı.
İsterseniz hep birlikte
o anekdotu hatırlayalım.
Sonra bilgisayar
ekranına reklamı düşen, selpaka döner, söyleyeceklerimizi kulağınıza
fısıldarız.
Hepimiz iyi biliyoruz!
Mustafa Kemal Atatürk;
dost ve düşman devlet adamlarının da takdir ve övgüsüne mazhar olmuş: önünde
şapka çıkarttığı gerçek lider ve mükemmel bir devlet adamı.
Devleti yönettiği,
1918 ila 1938 yılları arasında; içinde bulunulan zor şartlara aldırmadan,
Anadolu’yu karış gezmiş.
Milletin sorunlarını
yerinde görmüş ve sıkıntılara çözüm aramayı ilke edinmiş,yalnız Türk’e değil,
mazlum milletlere de örnek olmuş.
İşte o liderin yakın
çevresinden, günümüze kadar gelmiş, küçük bir anekdot!
Tarih 17 Mart 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
ve eşi Latife hanım Mersin’e gider.
Ziyaret hükümet
konağından başlar. Sonra belediye başkanlığı ve Müdafaayı Hukuk Cemiyetiyle
devam eder.
Rivayete göre Atatürk’ü, Müdafaayı Hukuk Cemiyeti
kapısında, cemiyet başkanı Hacı bey karşılar.
Gazi Mustafa Kemal
ve yanındakiler, üst kattaki başkanlık odasına çıkarlar. Cemiyet ileri
gelenleriyle hasbıhal eden Atatürk bir ara Hacı Bey’e “Bu bina kime aittir?”
diye sorar.
Hacı Bey
bir Ermeniye ait olduğunu söyleyince Paşa, sinirlice:
— Arkadaşlar, İstasyondan Hükümete gelinceye kadar yolun iki tarafındaki binaların kimlere ait olduğunu sordum Ermeni ve Rumlara ait olduğunu söylediniz. Bu adamlar bu binaları yaparken sizler ne yapıyordunuz?
Odadakiler suskun önlerine bakarken karşılarında ayakta duran Mezitlili Hafız Emin Hoca: yüksek sesle “Paşam biz Yemende, Sina’da Traplusgarpta, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de Dumlupınar’da Kocatepe’de ölüyorduk der.”
— Arkadaşlar, İstasyondan Hükümete gelinceye kadar yolun iki tarafındaki binaların kimlere ait olduğunu sordum Ermeni ve Rumlara ait olduğunu söylediniz. Bu adamlar bu binaları yaparken sizler ne yapıyordunuz?
Odadakiler suskun önlerine bakarken karşılarında ayakta duran Mezitlili Hafız Emin Hoca: yüksek sesle “Paşam biz Yemende, Sina’da Traplusgarpta, Sarıkamış’ta, Çanakkale’de Dumlupınar’da Kocatepe’de ölüyorduk der.”
Bu cevap karşısında, gözleri dolar, dudaklarını ısırır, ağzından
şu cimleler dökülür”çok haklısın. Biz Türkler bu ülke için hep öldük ve ölmeye
devam ediyoruz.”
Şimdi bu yazıyı
okuyan siz değerli okuyuculara sormak isterim. O günden bu güne Türk milleti
adına değişen, iyiye giden, bir şey var mı?
Var diyen kendi
kendini kandırır ve kocaman bir yalan söyler.
Yazıyı yazmama
vesile olan reklam 32’li selpak tuvalet kâğıdı reklamıydı. Sözüm ona 3 katlı 32’li
kâğıt 46.50 TL ‘den 38.90 Tl’ye düşmüş.
Yersen ye yemezsen
gargara yapar tükürürsün. Hijyen için kullanılan kâğıtların fiyatı, dolardan ve
altından daha çok yükseldi. Gerçi bizim konumuz fiyat artışı yükselen enflasyon
değil!
Altını çizmek
istediğimiz şey, bu vatan için şehit düşen Mehmetçiklerin Türk Bayraklarıyla
donatılan evleri canlandı gözlerimin önünde.
Ve Atatürk’ün “—
Arkadaşlar, İstasyondan Hükümete gelinceye kadar yolun iki tarafındaki
binaların kimlere ait olduğunu sordum Ermeni ve Rumlara ait olduğunu
söylediniz. Bu adamlar bu binaları yaparken sizler ne yapıyordunuz?” sorusu
geldi aklıma.
Sonra şehit düşen
Mehmetçiklerin, sırt çantasında 3. katlı selpak havlu var mıydı derken; “Felek kimine kavun
yedirir, kimine kelek” Atasözü gelip başköşeye oturuverdi.
İnsanın elinden, tüm
şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine baş sağlığı dilemekten başka
bir şey gelmemesi ne acı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder