Bugün bir serçe gibi uçmak, daldan dala konmak istiyorum. Ne dalın
kırılması, ne havanın bulutlu olması ne de yağmur yağması umurumda değil…
İsterim ki uçarken biraz maziye yolculuk edeyim. Yıllar önce yaşanmış, küçük anıları toplayıp paylaşa yayım.
Sonra mı?
Allah Kerim!
Yıl 1975!
Siyaset şimdiki gibi o zaman kavgalı. Deyim yerindeyse siyasetçi birbirini yiyor.
Parti Genel Başkanının biri ak dese, öteki kara diyor.
Ekonomi perişan!
Emniyet ve asayiş içler acısı.
Detaya daha çok girersem o günleri yaşamayanların morali bozulur.
Keyfi kaçar.
En iyisi geçmişi tadında bırakalım.
Her ne hikmetse, siyasetçi gerilimden besleniyor.
Koltuk kavgası her değerin önünde koşuyor…
Hâlbuki İktidar ve muhalefetin bir araya gelmesi, sorunları konuşabilmesi
çözümü kolaylaştırıp gerilimi azaltmaz mı?
Elbette azaltır.
Azalmasını isteyen var mı?
Millet istiyor.
Ne yazık ki siyasetçi gerilimi seviyor.
O gün öyleydi, bu gün daha da beter.
O zaman da insanlar, yolda belde,
çeşme başında kahve köşesinde kendi kendine konuşuyordu, şimdide…
Benimde, yıllar önce kötü gidişatı ayaküstü konuştuğum küçük bir anım var. Paylaşırsam gündeme cuk diye oturacak.
Akdenizlin gözde mesire beldesi Arsuz’da görevliyim. Bir öğlen vakti daireden çıktım, öğle yemeği
için lojmana doğru yürüyorum.
Karşımdan, giyimi kuşamı, kılık
kıyafeti düzgün, 60/65 yaşlarında bir hanımefendi de bana doğru yürüyor.
Konuşma mesafesine yaklaşınca, hafifice gülümsedi, nazikçe selam verdi.
Kendini tanıttı.
Emekli büyük elçi (?)’nin eşi olduğunu söyledi! Arsuz’u her mevsim sevdiklerini;
onun için yaz kış burada yaşıyoruz dedi.
Selama gülümseyerek karşılık verdim.
İsmimi söyledim, kendimi tanıttım ve uzattığı eli sıktım.
İki cumhuriyet çocuğu, ayaküstü konuşmaya başladık. Önce hal hatır sorma, sonra memleketin
gidişatı hakkında fikir alış verişi ve her zaman her sohbette olduğu gibi ne
olacak bu memleketin hali sorusu…
Hanımefendi konuya hâkimdi!
Diplomat eşi olmanın zarafeti; demokrasiyle yönetilen ülkelerin havasını
solumuşluğun özgüveni vardı gözlerinde.
Önce demokrasi ile yönetilen ülkelerdeki siyasetçi profilini çizdi, sonra
lafı döndürüp dolaştırıp bizim siyasetçilere getirdi.
O dönemin sorunları nasıl aşılır
sorusuna, çözüm olacak fikirler ortaya koydu. Sonra siyasetçi kavga bitsin
istemez dedi.
Dönemin parti liderlerinden söz açılınca da, gülümseyerek dedi ki, siyaset sözcüğünün
gerçek anlamı, ikiyüzlü demektir:
Siyasetçilerde ikiyüzlüdür.
O güne kadar siyasetin ikiyüzlülük olduğunu duymamıştım.
Kelime dağarcığıma “siyaset
=ikiyüzlü” sözcüğünü kalıcı olarak kaydettim.
O günden sonra ne zaman bir siyasetçi görsem, bu anı takılır aklıma. Yüzlerine söylemesem
de siyasetçinin Allah bir dediğinden başkasına çok itibar etmem.
Bu kısa Anekdotu niye anlattım?
İşte cevabı!.
Bugün de siyasi yelpaze, 1975 yılından daha az kavgacı değil! Daha az ikiyüzlü
de değil. Hatta onlara rahmet okutacak
kadar çok yüzlü.
Bin bir surat demek bile abartı sayılmaz.
Siyaseti meslek edinenler, iktidarı elinde bulunduranların, koltuklarını korumaktan, başka kaygıları yok!
Ellerindeki semiz budu, açlıktan nefesi kokan insanların gözleri önünde
kemirerek egolarını tatmin etmekten zevk alıyorlar.
Birkaç gün önce, Ayşe Nur Aslan’ın
Medya Mahallesi programının konuğu olan, Yurt Gazetesi yazarı ve Ortadoğu
uzmanı Hüsnü Mahalli’yi dinledim.
Mahalli, Arap Medyasının canlı yayınını temel alarak; Türkiye gündemini
altüst edecek çarpıcı iddialar ortaya attı.
Bizim siyasetçiler; Afrin’e ha girdik, ha gireceğiz diye demeç üstüne demeç
verirken; Suriye rejim güçleri üç gurup halinde: 1. Gurup 400 2. Gurup 500 3. Gurupta
300 kişi olarak Afrin’e girmiş. Afrin’e Esat’ın posterleri asılmış! Göndere Suriye bayrakları çekilmiş.
Kime inanalım?
Canlı yayın yapan TV kanalının gösterdiği, görüntülere mi? Yoksa TSK canı
pahasına gerçekleştirdiği operasyondan,
oy devşirmek isteyen siyasetçilere mi?
Yalnız Afrin Konuşulmadı “Medya
Mahallesi”nde! Kadına şiddetten, çocuklara cinsel istismara kadar, Türkiye gündemini
sarsan birçok konu vardı masada. Hepsini almadım, Aydın havası olsun diye kısa
kestim.
Mahalli’yi dinlerken, kalıcı
belleğime kaydettiğim“ siyaset ikiyüzlülüktür” ifadesi dans etti gözlerimin önünde.
Ve siyaset yalnız ikiyüzlü değil; bin
bir surat sözcükleri döküldü dudaklarımdan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder