27 Haziran 2018 Çarşamba

Kısa Mektup Uzadı



Bugün aydın geçinen, Atatürk sevdalısı dostlara kısa bir mektup yazmak geçti içimden!
Mektubu Karadenizli babanın Almanya’daki oğluna yazdığı mizahi mektuptan esinlenerek yazacak biraz gülümsetecektim okuyanı.
 Sonra vazgeçtim.
Mektubu önyargısız okuyacağınızı biliyorum.
Birçoğumuz hak verirken, birçoğumuz da burun kıvıracak.
Olsun!
Ben yinede düşündüklerimi yazacak ve paylaşacağım.
Sevgili dostlar!
Birçok arkadaşımız, iktidara oy veren kendi insanlarımızı, akıl almaz biçimde; koyun, cahil, kömürcü, makarnacı vs.  sıfatlarıyla aşağılıyor ve öyle davranarak bir yere geleceğini düşünüyor ya da varsayıyor.
Gelin el ele tutuşup, hep birlikte Cumhuriyetin kurulduğu yıllara gidelim.
Şimdi yaşadığımız, misakı milli sınırları içinde yaşayan nüfusun okuma yazma bilen oran yaklaşık %3-4 bilmeyen %96-97 civarında.
Cehalet diz boyu!
Nüfus,  İmparatorluğun nüfus yapısı gereği karışık!
Dolmabahçe Sarayı önünde işgal kuvvetlerinin savaş gemileri demirli.

İzmir’i Yunan Askeri işgal etmiş.
Kahraman Maraş, Gaziantep Adana işgal altında ve Sevr antlaşmasıyla ordularımız dağıtılmış.
Halk perişan. Ayağına giyecek çarık, bacağını sokacak şalvarı yok.
İzmir işgal edildiğinde,  bölgede yaşayan Rumlarında etkisiyle halk; Uşak eşmeye kadar gönüllü Yunan bayrağı asmış.
Asmış sözcüğünün ne anlama geldiğini anlatmama gerek var mı?
Yok!
Ve bu ahval ve Şeriatta, Mustafa Kemal Samsun’dan Güneş gibi doğdu, Türk Milletini yanına aldı,  Koca Tepe’ye tahkimat kuran düşmanı başlattığı harekâtı Ege Denize dökmeyi başardı.
Bu yazdıklarım yüzeysel akılda kalan bilgiler. Derinliğine inmek isteyen, mutlaka NUTUK  altını çizerek not alarak okunmalı.
Atatürk’le ilgili yazılmış onca kitaba bir göz atmalı.
Şayet Atatürk:  şimdi Atatürkçü geçinenlerin, Türk halkına baktığı gibi baksaydı, Bunlar Padişaha kul, halifeye ümmet deseydi; bu gün seçim kazanmak ya da kaybetmekten söz edecek bir milletten söz edebilir miydik?
Evet diyenin aklına şaşarım.

Mustafa Kemal  “Türk Milleti Çalışkandır, Türk Milleti Zekidir”  dedi ve yanılmadı. Mademki Atatürkçü geçiniyoruz, Atatürk’ün zeki diye tanımladığı Türk milletini aşağılama gücünü kimden alıyoruz?
Bence bu yanlıştan dönmeli, Atatürk’ü doğru anlamalıyız. Kaldı ki bu gün seçim kaybeden, Ana muhalefet partisinin Genel Başkan’ı, İktidar olan partini %42’ye düşmesini muhalefetin başarısı sayarken, kendi aldığı % 23’lerdeki oyu hezimet kabul etmeye dili varmıyor.
Öyleyse eğri oturalım doğru konuşalım.  24 Haziran’da yapılan CB ve Milletvekili seçimlerinin günahını seçmende değil Liderlerde aramalıyız.
Bir Düşünün Hele!
Adam seçime giderken, şeker fabrikalarını babalar gibi sattı.

Üniversiteleri, akademisyen ve öğrencilerin karşı çıkmasına rağmen böldü.
OHAL’ kaldırmadı.
Askeri liseler kapalı.
Adalet Tatilde!
Hukuk Mülga!
Kuru soğan 7 Tl, Patates 6 lira. 1 Euro 5.50 Tl, 1 Dolar 470 Tl, Faiz almış başını gitmiş! Kuzu Et 85 Tl. Dana 45! Ve bu hayat pahalılığına muhalefet nal toplarken, iktidar yine ipi göğüslemiş.
Bu çarpıklığı seçmene yüklemek kolay yolu seçmektir. Doğru cevabı özerk üniversiteler, akademik çalışma yaparak aramalı ve milleti aydınlatmalı…

1 yorum:

  1. Bu yorumlara katılmamak elde değil.İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır sözü laf olsun diye söylenmemiştir.Başkalarını eleştirmeden önce empati ve özeleştiri yapmalıyız ki doğrulara ulaşabilmeli ve adil olabilmeliyiz.

    YanıtlaSil