Bugün aydın
geçinen, Atatürk sevdalısı dostlara kısa bir mektup yazmak geçti içimden!
Mektubu Karadenizli
babanın Almanya’daki oğluna yazdığı mizahi mektuptan esinlenerek yazacak biraz
gülümsetecektim okuyanı.
Sonra vazgeçtim.
Mektubu önyargısız
okuyacağınızı biliyorum.
Birçoğumuz hak
verirken, birçoğumuz da burun kıvıracak.
Olsun!
Ben yinede
düşündüklerimi yazacak ve paylaşacağım.
Sevgili dostlar!
Birçok arkadaşımız,
iktidara oy veren kendi insanlarımızı, akıl almaz biçimde; koyun, cahil,
kömürcü, makarnacı vs. sıfatlarıyla aşağılıyor
ve öyle davranarak bir yere geleceğini düşünüyor ya da varsayıyor.
Gelin el ele
tutuşup, hep birlikte Cumhuriyetin kurulduğu yıllara gidelim.
Şimdi yaşadığımız,
misakı milli sınırları içinde yaşayan nüfusun okuma yazma bilen oran yaklaşık
%3-4 bilmeyen %96-97 civarında.
Cehalet diz boyu!
Nüfus, İmparatorluğun nüfus yapısı gereği karışık!
Dolmabahçe Sarayı
önünde işgal kuvvetlerinin savaş gemileri demirli.
İzmir’i Yunan
Askeri işgal etmiş.
Kahraman Maraş,
Gaziantep Adana işgal altında ve Sevr antlaşmasıyla ordularımız dağıtılmış.
Halk perişan.
Ayağına giyecek çarık, bacağını sokacak şalvarı yok.
İzmir işgal
edildiğinde, bölgede yaşayan Rumlarında etkisiyle
halk; Uşak eşmeye kadar gönüllü Yunan bayrağı asmış.
Asmış sözcüğünün ne
anlama geldiğini anlatmama gerek var mı?
Yok!
Ve bu ahval ve
Şeriatta, Mustafa Kemal Samsun’dan Güneş gibi doğdu, Türk Milletini yanına
aldı, Koca Tepe’ye tahkimat kuran
düşmanı başlattığı harekâtı Ege Denize dökmeyi başardı.
Bu yazdıklarım
yüzeysel akılda kalan bilgiler. Derinliğine inmek isteyen, mutlaka NUTUK altını çizerek not alarak okunmalı.
Atatürk’le ilgili
yazılmış onca kitaba bir göz atmalı.
Şayet Atatürk: şimdi Atatürkçü geçinenlerin, Türk halkına
baktığı gibi baksaydı, Bunlar Padişaha kul, halifeye ümmet deseydi; bu gün
seçim kazanmak ya da kaybetmekten söz edecek bir milletten söz edebilir miydik?
Evet diyenin aklına
şaşarım.
Mustafa Kemal “Türk Milleti Çalışkandır, Türk Milleti
Zekidir” dedi ve yanılmadı. Mademki
Atatürkçü geçiniyoruz, Atatürk’ün zeki diye tanımladığı Türk milletini aşağılama
gücünü kimden alıyoruz?
Bence bu yanlıştan
dönmeli, Atatürk’ü doğru anlamalıyız. Kaldı ki bu gün seçim kaybeden, Ana
muhalefet partisinin Genel Başkan’ı, İktidar olan partini %42’ye düşmesini muhalefetin
başarısı sayarken, kendi aldığı % 23’lerdeki oyu hezimet kabul etmeye dili varmıyor.
Öyleyse eğri
oturalım doğru konuşalım. 24 Haziran’da
yapılan CB ve Milletvekili seçimlerinin günahını seçmende değil Liderlerde
aramalıyız.
Bir Düşünün Hele!
Adam seçime
giderken, şeker fabrikalarını babalar gibi sattı.
Üniversiteleri, akademisyen
ve öğrencilerin karşı çıkmasına rağmen böldü.
OHAL’ kaldırmadı.
Askeri liseler
kapalı.
Adalet Tatilde!
Hukuk Mülga!
Kuru soğan 7 Tl, Patates
6 lira. 1 Euro 5.50 Tl, 1 Dolar 470 Tl, Faiz almış başını gitmiş! Kuzu Et 85
Tl. Dana 45! Ve bu hayat pahalılığına muhalefet nal toplarken, iktidar yine ipi
göğüslemiş.
Bu çarpıklığı
seçmene yüklemek kolay yolu seçmektir. Doğru cevabı özerk üniversiteler, akademik
çalışma yaparak aramalı ve milleti aydınlatmalı…
Bu yorumlara katılmamak elde değil.İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır sözü laf olsun diye söylenmemiştir.Başkalarını eleştirmeden önce empati ve özeleştiri yapmalıyız ki doğrulara ulaşabilmeli ve adil olabilmeliyiz.
YanıtlaSil