Cumhuriyetin hayat verdiği kurumun başındaki bir bürokrat; Cumhuriyet,
Atatürk ve Türk düşmanı,aynı zamanda da devrim
karşıtı, Helen hayranı bir zatı,
Atatürk’ün ebediyete intikalinin 80. yıldönümünde; gazetelere manşet olacak biçimde; sanki
tesadüf(?!)müş gibi, geçmiş olsun ziyaretine gitmiş.
Biliyorum, kim olduğunu hiç merak etmiyorsunuz. Zira
o zatı her kes biliyor ve adını ağzınıza almak ve duymak istemiyor.
Kalemim işte sırf bu yüzden sayfa
kirlenmesin diye makam ve isim yazmadı.
Arif olan anlar!
Cumhuriyet tarihi kurulduğu günden beri böylesine
kendine düşman, kindar; bedbahtlara
tanıklık etmedi.
Kendi ifade ve açıklamasıyla,
raporlu meczup,“Keşke Yunan galip gelseydi” diyecek kadar hem Cumhuriyet,
hem millet, hem de Atatürk düşmanı ve aynı
zamanda da Helen sever!
Türkiye’nin en tarafsız olması gelen, Atatürk’ün kurduğu bir kurumun başındaki bürokrat: 10 Kasım arifesinde Helen
severe geçmiş olsun ziyaret gitmiş ve gazeteler bu ziyareti millet,10 Kasım’ı
yad ederken manşetten verdi.
Diyorum ki, bu ziyaret masum, gerçekten bir hasta ziyareti
mi?
Yoksa özel
olarak planlanmış anma törenlerini gölgelemek için mi gerçekleştirildi?
Biliyorsunuz, Malum kurum Milli değerlere bağlılık
konusunda şaibeli.
Gerçek din yerine, Arap kültürünü dayatıyor saf
mütedeyyin inanlara.
Yıllar öncede, 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk
Bayramına alternatif olsun diye, 23 Nisan kutlamalarıyla çakışan tarihi; Kutlu doğum haftası diye uydurmuş ve de kendilerince, Dünyada tek olan 23
Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramını gölgelemeyi ilke edinmişlerdi.
Bu konuda bayağı yol kaydettiler!
Ve hiçbir Müslüman ülkede kutlanmayan kutlu doğum haftası geleneği, ülkemizde dinin parçası olarak yerini
aldı.
Allah'ın dinini, yüce kitabımız Kuran'a göre öğretmesi
gerekenler, kutsal inanca bir hurafe inanış
daha eklemeyi başardı.
Dünya dinler tarihi; hiçbir ülkenin dini
kurum ya da otoritesinin, kendi devletine ve kendi devletin kurucusuna karşı kin ve nefret beslediğine şahit
etmedi.
Ne yazık ki ülkemizde, herkese eşit mesafede durması gereken dini bir kurumun
başı, kendi varlığını borçlu olduğu bir rejime ve rejimin kurucusuna karşı bayrak açmayı seçerek, bir ilke imza attı.
İçimde ki bir ses; Vatikan’ın Papası bile, Türk'e ve Atatürk'e, bunlar kadar düşmanlık beslemez, kin tutmaz diye avaz avaz bağırıyor.
Bir de kalemim, Helen severi ziyaret eden
imamın arkasında saf tutup, namaz kılar mısınız diye soruyor.
Söyleyin dostlar, ne cevap vereyim?