24 Ağustos 2020 Pazartesi

Hassa Serüveni Bitti

 

Cuma toplantısının arkasından birkaç gün geçmişti, bir gün sabah karakol nöbetçisi geldi, komutanım, bir adam geldi, sizinle görüşmek istiyor dedi.

-Niye alıp gelmedin?

-Sizi oraya istiyor.

-Kimmiş sordun mu?

-Sordum söylemedi.

Doruk merak etmişti.

Yerinden kalktı, karakolun bahçe kapısına doğru yürüdü. Bahçe kapısı önünde genç bir adam kaldırımda bekliyordu. 

-Benimle görüşmek isteyen sen misin?

-Evet

-İçeri niye gelmedin?

-Gelemem, gelirsem hakkınızda laf olur.

-Sen kimsin?

-Ben Kilis’li kaçakçı Topal Me(?)miş’in adamıyım.

-Benden ne istiyorsun? 

Senin İskenderun Arsuz’a tayinin çıktı. Onu haber vermeye geldim. Bizimkiler sizinle tanışmak, konuşmak istiyor.

-Haber ver gelsin görüşelim.

-Karakola gelmezler komutanım.

-Dışarıda bir yerde görüşmek istiyorlar.

-Söyle akşam yol çatında olacağım, oraya gelsinler.

-Sessizce geldiği gibi uzaklaştı adam.

Çıldırmıştı Doruk!

Bir gün, tayinin çıktığını, bir kaçakçı yamağından öğreneceğini, rüyasında görse hayra yormaz,  inanmazdı. Ne yazık ki hayal bile edilemeyecek şey gerçekti.

Akşamı iple çekti.

Her zaman olduğu gibi hizmete hazırlanan yol arama ekibini alıp görev yerine intikal etti. Görevli erbaş ve erler, bu görev için eğitilmiş, ne yapacağını biliyordu.

Görev yerine gelince arama için gerekli emniyet tedbiri ve düzeni alındı, yol araması başladı. Akşam saat 22 00 sıralarında kuyruklu bir taksi geldi durdu. Daha önce karakol bahçe kapısına gelip, atama emrini tebliğ eden genç göründü. Sonra iki kişi daha arabadan indi ayakta beklemeye başladılar.

Doruk, belinde Takarof, omzunda Sten tabanca, gayet sakin yürüdü kaçakçıların yanına vardı.

- Her şey doğalmış gibi hoş geldiniz beyler!

- Benimle görüşmek istiyormuşsunuz?

-  Sizi dinliyorum.

-  Ne diyeceğiniz de merak ediyorum.

-  İçlerinden en kelli felli olan, doğrudan lafa girdi.

-  Komutanım hayırlı olsun Arsuz’a atandınız.

- Buraya sizinle anlaşmaya geldik. 

- Doruk güldü!

- Nasıl olacakta anlaşacağız?

- Ben atanma istemedim.

- Burada keyfim yerindeydi.

- Beni atamışlar, atandığımı sizden öğreniyorum. Mademki bu kadar güçlüsünüz benim atanmamı durdurun.

- Ben kimseyle anlaşmam. Siz kaçakcısınız, ben devletin Jandarması. Siz kaçırırsınız ben yakalarım dedi.

- Memiş’in kelli felli adamı pes etmiyordu.

- Bodoslama daldı.

- Komutanım bizimle anlaşsanız da gittiğiniz yerde 3 ay kalırsınız anlaşmasanız da 3 ay kalırsın.  Anlaşırsanız sizin içinde iyi olur, bizim içinde; elbette zorla anlaşacak değiliz. Biz anlaşacak yer bulur işimizi yaparız dedi ve arabaya yöneldi.

Doruk kızmıştı ama belli etmedi.

Kabahat elbette onların değildi.

Atanması kendine tebliğ edilmeden onlara haberini uçuranlarındı.

O gece her zamanki gecelerden daha uzundu. Sabah mesai saati başlayınca Vekâlet ettiği İlçe J. Bölük Komutanlığı makamına gitti.

Santrali aradı, İl J. Alay komutanıyla görüşmek istediğini söyledi. Birkaç dakika sonra Alay Komutanı Özengen Telefonun karşı ucundaydı.

- Komutanım Beni Arsuz’a atamışsınız…

- Kim dedi?

- Kaçakçı topal Me(?)miş’in adamları haber verdi, ben daha Arsuz’da göreve başlamadan, benimle anlaşmak istiyorlar.

- Atla gel görüşelim.

- Doruk zile uzandı, içeri giren İlçe J. Bölük Komutan postasına, şoföre söyle arabayı hazırlasın, Antakya’ya gideceğiz.  Hazır olunca haber ver sende hazırlan dedi.

Hassa ile Antakya arası 79 Km’lik bir yol, göz açıp kapayıncaya kadar alaydaydılar. Doruk, doğrudan İl Jandarma Alay Komutanı Özöngen’in kapsını çaldı!

İçeri girince, Alay Komutanın keyfi yerindeydi.  Yüzü   gülüyordu. Şaşırmıştı ama belli etmemeye çalıştı. Özengen yer gösterdi, anlat bakalım dedi.

Doruk, olup biteni bütün çıplaklığıyla, sansürsüz bir solukta anlattı.

Ve atanma emri bana tebliğ edilmeden kaçakçılar benim atandığımı nereden biliyorlar, diye cümlesini soruyla bitirdi.

Alay Komutanı, Cuma günü toplantıda seni görünce sicilini inceledim. Şahsi dosyana baktım sicilin düzgün dosyan temiz ve atamanı yaptım.

Şimdi benim bir işim var sen Harekât şube müdürü binbaşıyla görüş tayin emrini tebliğ etsin. Aklındaki soruları sonra sorarsın dedi ayağa kalktı, 

Doruk beni üç ay için gönderecekseniz göndermeyin. Bana inanacak, güvenecek-seniz,  elimden gelenin en iyisini yaparım.

Kaçakçıların oyuncağı olmak istemem dedi ve noktayı koydu…

Alay komutanı, son cümleyi duyunca, tebessüm etti, önce git göreve başla. Ben sık sık Arsuz'a gelirim. Orada konuşuruz dedi ve çıkıp gitti.

Hassadaki serüven daha başlamadan bitmişti.

Şimdi Akdeniz’in en gözde beldesi Arsuz’a yol görünmüştü. İçinden “Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler” dedi ve Alaydan atanma emrini elleriyle aldı, orada tebellüğ etti ve ayrıldı.

Yine evini sırtına saracak, kaplumbağa misali yola düşecekti. Memuriyet dışarıdan göründüğü kadar cazip değil diye düşünerek döndü geri.

 

                                        

                                                                                            …/…


       

                                                                                            …/…

 

                                                                                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder