10 Ağustos 2017 Perşembe

Yallah Haci Yallah!



Yallah Haci Yallah’ı yazmayı; yaklaşık 18 ay önce Mekke’de düşünmüştüm. Kısmet bugüneymiş!
Sözcü Gazetesinin  “Arapça İkinci Dil Oldu” haberini Manşetten okuyunca, yazmak farz oldu!
Başkent Ankara'nın göbeğinde, Arapça ikinci dil olmuş!




 Niye ki?
Türkçe tedavülden kalkmış, kıran mı girmiş?
Sağlık Bakanlığı: Atatürk'ün annesinin adının verildiği hastane önüne, Arapça tabela dikmiş!
Ne günlere, kimlerin eline kaldık?
Haberini okuyunca; 18 ay önce yazmak isteyip de, bir türlü yazamadığım Yallah Ya Haci Yallah,  kendi kendine dökülüverdi kalemin ucundan.
Biliyorum sizde haberi okudunuz.
Hissediyorum, okuyunca Arapçada nereden çıktı, bu da neyin nesi; demekten kendinizi alamadınız.
Kim bilir daha dudaklarınızdan, yakası açılmadık, güneş görmemiş hangi sözcükler, küfürler döküldü.
Kalemim,  ucunda biriken düşünceleri yazıp paylaşmasa; çat diye orta yerinden kırılacak!
Biliyorsunuz, Türkiye Arap ülkelerine, özelliklede Suudi Arabistan’a; çok seyahat eden ülkelerin başında gelir. 
Ekonomik, ticari ve beşeri ziyaretlerin yanında; olmazsa olmazımız, kutsal topraklar bağı var…
Ben deyim, HAÇ ve UMRE ziyaretleri; siz deyin inanç turizmi.
Bu ziyaretler 4 mevsim, 12 ay devam eder.
Önce kendi gözlemlerimden küçük bir anekdot anlatmalıyım…
Yaklaşık 18 ay önce, kutsal toprakları görmek, ziyaret etmek bana da nasip Oldu! Medine ve Mekke’yi ziyaret ettim.
Cidde’yi gördüm.
Ne havaalanında, ne Medine sokak ve caddelerinde ne de Mekke Caddelerinde bir tek Türkçe levha görmedim.
Hâlbuki inanç turizmi için Suudi Arabistan’a yıl 12 ay seyahat eden Türk vatandaşları Suudi Kral’lığına hatırı sayılır miktarlarda döviz kazandırıyor.
Hal böyleyken; Suudi Arabistan Kral’lığı, Medine ve Mekke Valileri; Türkçe levha yazmayı her (!)nedense akıl edememiş.
Dahası Var!
Kâbe içerisinde güvenliği sağlayan görevliler tek kelime Türkçe konuşmuyor.
Kâbe içinde düzeni sağlarken,  Arapçadan başka dil kullanmıyor.
Kadın erkek bir arada otururken, Namazı vakti geldiğinde, Hanımlar siz ayrılın diyecek kadar bile Türkçe konuşmamaya özen gösteriyor.
Çıkış kapısını kaybeden Hacı ya da Umre adayları kapının yerini sorsa, aldığı bir tek cevap var, “YALLAH HACİ YALLAH!”
Bu  tabela da neyin nesi diye sormayalım mı, sormazsak köklerimize ihanet ederiz.
- “Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahı her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye
-Bundan geru divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmaya
-Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda, mecliste, meydanda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye
-Şimdengerü hiç gimesne kapıda, divanda, mecliste , seyranda Türk dilinden özge söz söylemesinler
-Şimden girü hiç kimesne kapuda ve divânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayri dil söylemeyeler" diyen Karamanoğlu Mehmet Bey’in yattığı yerde kemikleri sızlamaz mı?
Atatürk'ün annesinin adının verildiği hastane önüne, Arapça tabela dikilmesinde özel bir mesaj yok mu?


Yok diyen kendini kandırır. 
Bu tabela yeni bir devlet kuruyoruz diyenlerin, Atatürk devrimlerine karşı hamlesidir.. 
Bu böyle görülmeli ve okunmalı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder