25 Ağustos 2017 Cuma

ZAFER BAYRAMI

       
                                                         
Söze nasıl başlayacağıma karar veremedim. İzmir'in dağlarında çiçekler açar diye mi başlasam, yoksa:  'Okuttuğun tutmaz oldu alimler,  Kalktı da kitaptan  arttı zulümler' diye Dadaloğlu'ndan bir  türküylemi girsem söze!  
Bocaladım  kaldım.
Neden bu kadar heyecanlıyım?
Halbuki işleyeceğim konu, cumhuriyet  tarihimizin kutlu;  kanla yazılmış gerçek bir Destanı!
Onu'da Nasrettin Hoca'nın gagasını/kanadını,  bacaklarını  keserek; bir kuşa benzettiği leylek misali ,  zaferi serçeye çevirerek servis edeceğim.
Sürçü lisan  olursa  peşinen affola!
Yunan taarruzlarının, bütün cephe boyunca geri püskürtüldüğü;,26-27 Ağustos 1921  tarihindeki  Sakarya Meydan Muharebesi'yle,  Büyük Türk Taarruzu'nun başladığı tarih olan 26 Ağustos 1922 arasında tamı tamına  koca bir yıl var!.
Geçen bir yıllık zaman diliminde;  iç ve dış politika çalışmaları  çok harekekli, harp hazırlığı  bakımından,  gizlilik içinde  ve  çok sakin.
İhtilaf devletlerinin, istilacı düşman ordularının ülkemiz üstündeki emelleri açık ve net. Kendi çıkarları için çabaları, onların penceresinden bakılınca onlar için doğal.
Lakin, içimizdeki  hainlerin, işbirlikçilerin varlığı,  Kurtuluş savaşından öncede  tıpkı şimdi olduğu gibi, tavan yapmış, ayyuka çıkmış.
 "Büyük Taarruz" öncesinde de  dış düşmanların içerdeki iş birlikçi hainleri, ülkeye ihantte; uşaklığını  yaptıkları işgalci ihtilaf devletleri ajan ve askeriyle kıyasıya  yarış içinde.
Türk ordusunun, Sakarya da gösterdiği başarı- kazandığı zafer  çabuk unutuldu ya da unutturulmaya çalışıldı.
Gazi Mustafa Kemal'in; Anadolu Ulusal Eylemi'ni  engellemek, çökertmek, amacından  saptırmak için olanca güçleriyle çalıştı ve çabaladılar.
Meclis  kaynıyordu. 
Ordu'nun taarruz edip edemeyeceği tartışılıyor;  edemeyeceği görüşü ağır basıyordu.
Bu gün adını unutturmak için çabalayanların ecdatları, Mustafa Kemal Paşa'dan kurtulmak  istiyor: Malta'dan gelen sürgünlerin de katılımıyla: mecliste kuvvetli muhalefet  oluşturuyorlardı.
Bu topraklarda yetişen hainler her nedense hiç eksilip kurumadı.
Gazi Mustafa Kemal,  düşmanla uğraştığı kadar, kendi topladığı Meclis içindeki hainlerle de uğraşmak zorunda  kaldı. 
Mecliste  bunlar olup biterken, İstanbul'da boş durmuyor, padişahçı basın: Anadolu ulusal eylemini kötülemekten, düşmanların Türkleri aşalayıcı sözlerini yayınlamaktan geri kalmıyor, halkı Atatür'e karşı sürekli kışkırtıyorlardı.
İşte kısaca özetlediğim  ahval ve şeriaat  içerisinde:  Gazi Mustafa Kemal Paşa ,Türk Ordusunu Büyük Taarruza hazırladı.
Başkomutan, Gazi Mustafa Kemal'in  emir ve komutasında; 26 ağustos sabahı 05 30 da başlayan taarruz çok yoğun bir bombardıman başladı.
Yunan mevzileri ön hatları büyük yıkıma uğradı. 
Makineli tüfek mevzileri işgöremez hale geldi. 
Yunan ordusu neye uğradığını şaşırdı. 
Bozguna uğradı. 
Palikaryaların nasıl kaçtığını, köyleri nasıl yıkıp yaktığını, Yunan Orduları Başkomutanı Trikopis'in nasıl esir düştüğünü yazacak değilim.
Lafı çok uzatmanında bir manası yok!
Bir milletin kaderini belirleyen, istiklal ve istikbalini perçinleyen İstiklal Savaşının bir makaleye sığmayacağını elbette taktir edersiniz.
İktidarın unutturmak için büyük çaba harcadığı, Milletimizin unutmamak için her Türlü gayreti gözterdiği 30 Ağustos  zafar bayramı ;Türk ULUSU'NUN  içinden gelerek,  çoşkuyla kutladığı gerçek  bayram, Demokrasiye açılan kapıdır.
Bu destanın Başkomutanı,  Gazi Mustafa Kemal; hem iç, hem de dış düşmanlara karşı, mücadele vermiş;  verdiği mücadeleyi zaferle taçlandırmıştır.
Türk Ulusu 30 Ağustos  Zafer Bayramını doyasıya çoşkuyla  kutlamayı sonuna kadar hak ediyor.
30 Ağustos Zafer Bayramında ne kanma ne  kandırılma , ne de pişmanlık var! 
Hile hurda da yok! Gurur, onur haklı iftihar  tarih içinde,  at başı yan yana  koşuyor. Bu Zafer, İlimle yazılmış kanla imzalanmış! 
Ayrıca altın  harflerle tarih sayfalarına kazınan "Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz İleri'"emri  hafızada ve her an dilimizde...
Hatırladınız mı? 
Söze başlarken, Dadaloğlu'nun iki mısrasıyla girmiştik, şimdi de, 'Terlemeden mal kazanan zalimler, Can verirken soluması zor imiş' diyen iki mısra ile  cümleyi bitirelim, noktayı koyalım.
Kadim Türk Ulusu,  30 Ağustos Zafer Bayramımız hepimize Kutlu Olsun!









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder