Dile kolay! Yılkı atlarını anadolu yaylasına salıvereli; koskoca on 5 yıl geçti.
Yediği önünde, yemediği
arkasında. Çayır çimen, diz boyu! Arpa yulaf evlek
evlek!
Anadolu’nun dağları, ovaları sanki yılkı atları için yaratılmış. Yüksek tepelerde kar, eteklerinde kır çiçekleri var!
Başı boş vahşi atlar mest
oluyor bu coğrafyada otlarken! Ne başında yular, ne de ayağında zincir örklü!
İlk bıraktığımız günden beri; her mevsim, başı boş
geziyor: yüksek yaylalarda, sahipsiz bozkırlarda…
Sahipsizlik şımarttı yılkıları.
Unuttular, ahırda batmana (hatıla)
dökülen bi gözer saman, bir avuç arpayla kıt kanaat geçindikleri günleri.
Boyunlarına takılan amudu,
başına geçirilen dizgini arkasına bağlanan dört tekerlekli arabaları
unutuverdiler.
Kendilerini kır çiçekleriyle
bezeli yayla ve bozkırların efendisi zannediyorlar.
Unuttular, başlarına geçen
yuları; ağızlarına takılan gemi!
uuttular, urganla bağlandıkları
direkleri unuttular.
Sahipsiz kalınca, küçük tepeleri kendileri yarattı
zannediyorlar. Kırçiçeklerinin kendileri
için açtığını düşünüyorlar.
Hangi istikamete seyirteceklerini
bilmiyorlar.
Kuyrukları havada, yel
çıkartarak; ordan oraya koşuyorlar.Koşarken çayır çimende, önüne gelenin
ayağına basıyor, canını acıtıyorlar.
Yeşili çok bulunca, gece
gündüz demeden yiyor, enselerini
şişirdikce şişiriyorlar.
Her adım attıklarında, kuyruk
altından zehirli gaz çıkıyor; pimaştan, öbek öbek ,fışkı
dökülüyor.
Pislik, gübre diz boyu!
Açık havada pis kokudan,
yaban hayvanlarının burun direği kırılmış. Göçmen kuşlar vakitsiz göç yoluna girmiş. Aslan, Kaplan kendini inine kapatmış!
Sadece çakal, sırtlan iz
sürüyor; er geç bir gün gelecek yılkıda
ölecek leşi bize kalacak umuduyla habire koşuyor!!!
blob:https://www.youtube.com/ddc05e75-49e6-4e23-9400-a4079cb20c4a
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder