Bu yazıyı bir fotoğraf makinesinden
çıkan siyah beyaz resim veya bir kameranın çektiği montajsız film olarak bakmalı
ve görmeliyiz.
Bu millet ne çektiyse yalakalıktan,
yağcılıktan ve onları besleyen; iktidar sahiplerinin körlüğünden çekti. Herkes bilir
ki, tarafsız gerçek bir eleştiri, samimi devlet adamı için bir ışık, bir pusula
ve de kutup yıldızıdır.
Kutup yıldızına bakan yolunu
kaybetmez! Karanlığa rağmen, istikametini
korur ve hedefine doğru yürür.
Öyleyse bizim gemi neden; pupa
yelken, kayalıklara doğru hızla yol alıyor?
İşte dümeni elinde bulunduranlar bu
basit soruyu kendi kendine sormalı ve cevabını aynada kenidi yüzüne bakarak
vermeli.
Bizim bir atasözümüz “Kılavuzu Karga Olanın Burnu xoktan “
kurtulmaz der! İktidar nimetleriyle beslenen kargalar, gerçekleri söyleyemez.
Sadece hoşa gidecek cümle kurar,
haklı olup olmadığına bakmaz! Önüne atılanyulaflara, mısırlara, buğdaylara
bakar.
Yeşil Dolara, mor Eruoya tapar.
İşte Türkiye sırf bu yüzden beka
sorunu yaşıyor.
Elbette emperyalist güçlerin, öteden beri Türkiye
uzerinde hayalleri, beslediği kötü emelleri var.
Tarih boyunca bu emellerini
gerçekleştirmeye çalıştı. Bundan sonrada hiç kuşkusuz çalışacak.
Öyleyse Türk Milleti kendi başına
seçtiği kişileri iyi seçmek zorunda.
Atatürk yıllar önce; “Efendiler,
sırası gelmişken, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek
başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri
çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!"deme ihtiyacı
duymuş…
Bu söz elbette
boş yere durup dururken aklına estiği için söylenmiş basit bir söz olarak
algılanamaz.
Bu uyarı bile
Mustafa Kemal’in bu günleri görüp okuduğunun işareti olarak, değerlendirilmesi gerekmez
mi?
Bunları durup
dururken kaleme almadığımı ya da neden yazdığımı bu kalemi takip eden okuyan herkes
iyi bilyor.
Şimdi içeriği
biraz daha açmalı, dobra dobra düşüncelerimi ortaya dökmeliyim.
Farkındaysanız
yakın coğrafyamızda yıllar önce düzenlenen santraç turnuvası devam ediyor.
Bu tarihi,
istersen asırlar öncesine götürür, istersen yakın tarihe, Irak'ın işgaline, Arap baharı esintisine ve BOP eş başkanlığı böbürlenmesine kadar yakına çekebiliriz.
Oyun, o günden
bu güne piyon, fil, at kale hamleleriyle idare edildi. Şimdi Vezir ve Şah'ın hamlesi söz konusu.
ABD başkanı Donald
Trump’un Küdüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasını açıklaması; Şah mata
doğru vezirle yapılan hamlelerden biri ve en önemlisi!
Trump bu hamleyi
yaparken; amiyane tabirle bu bölgede devlet yöneten iktidar sahiplerini hiç
kazımadığını ciddiye almadığını açıkca ortaya koymuş olmuyor mu?
Bu demek
oluyor ki,Türkiye başta olmak üzere bu coğrafyada eğemenliğini sürdüren
devletleri yönetenlerin ABD nazarında hiçbir esması yok.
Demek ki, bir Devletin
başındaki siyasetçiyi, kendi beslediği kargaların dünya lideri ilan etmesiyle;
siyasetçi dünya lideri olmuyormuş…
Hatta “Ey Trump! Sen ne
yapmak istiyorsun”? Sorusu da karşılık bulmaz,kimse tarafından duymaz,
hatta cevap verilmeye bile değer bulunmayabiliyormuş.
Neden mi?
Hatta “Ey Trump! Sen ne
yapmak istiyorsun”? Sorusu da karşılık bulmaz,kimse tarafından duymaz,
hatta cevap verilmeye bile değer bulunmayabiliyormuş.
Neden mi?
Askerinin başına çuval geçirenlere, hesap sora mayanın, bir ajan için nota verenlerin düşeceği en alt seviye kazınmamak, ciddiye
alınmamakla ödüllendiriliyor.
Yetim hakkıyla
alınan lüks jetle Nasrettin Hoca’nın çıra yüklü karakaçanı gibi seyirtmekle de
dünya lideri olunmadığı gözler önünde
Şimdi şapkamızı
dizimizin üstüne koyalım, kendi kendimize düşünelim. ABD Başkanı Trump’un söz
dinlemesi için yada amiane tabirle kazıması için bölge liderleri nasıl
olmalıydı?
-
İlk önce samimi ve dürüst olmalı.
-
Sözüne sadık ve
güvenilir olmalı
-
Ahlaklı olmalı.
-
Kul hakkı yememeli
-
Rüşvet almamalı
alanı korumamalı.
-
Ne konuştuğunu bilmeli,
ağzından çıkanı kulakları duymalı
-
Verdiği söze sadık kalmalı.
-
Yeri geldiğinde yumruğunu masaya vurabilmeli ve vurunca
masayı devirmeli
-
Masa devrilince geri dönüp oturmamalı.
-
Hukuka saygılı olmalı
-
Adalete inanmalı.
-
Laik cumhuriyete
sahip çıkmalı.
-
Demokrasiyi içine sindirmeli.
-
Kendi vatandaşını ötelememeli, siyaset uğruna bölmemeli.
-
Vatanın birliği milletin bölünmaz bütünlüğü için çırpınmalı,
en önemliside demokrasinin olmazsa olmazı nuhalefete tahamül edilmesi gereğinin
bilincinde olunmalı vs vs…
Maddeler halinde
yazdığım basit özelliklere, okuyanlarda aklından geçen; örf, adet, gelenek ve
göreneklerimize uygun ilave eder, ekleyebilir.
Bu ve bunun ötesinde daha çok özelliğe sahip
olan devlet adamını, bir başka devletin başındaki her kim olursa olsun asla yok
sayamaz.
Ben sizi yok
sayıyorum, kazımıyorum demez, demek haddine de düşmez.
Culuk gibi kabararak saygın devlet adamı olunmaz. Her kubaranı lider
kabul etselerdi, Dünyayı Hindiler yönetmez miydi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder