Biliyorum; siyasi,
ekonomik ve de konjektürel gündemi benden daha iyi takip ediyor,yakından
izliyorsunuz.
Görünen gerçekler orta yerde olsa da, her pencerenin baktığı istikamet ve açı farklı. Kendi evinizde bile, her odanın
penceresinden farklı resim, renk ve de
manzara izliyorsunuz.
Bu yüzden birde bizim pencereden bakalım; görünen
yeşilliği birlikte izleyelim
değerlendirelim istiyorum.
Ne dersiniz?
İsterseniz Kudüs yangınını sona bırakalım. Söze yakın komşumuz Yunanistan Savunma
Bakanı Panos Kammenos’ün küstahlığla başlayalım.
Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos, Ana
Muhalefet Partisi lideri Kemal
Kılıçtaroğlu’nun bütçe konuşmaları sırasındaki işgal edilen 18 Türk Adası ve
bir kayalığı TBMM gündemine getirip, iktidarı
eleştirisine; EGE Denizinin öte kıyısından cevap vermiş!
“Gelde Al” Diyor!
Edepsize bak!
Ne çabukta unuttular, Kocatepe’de uğradıkları bozgunu, İzmir’de sapır sapır denize döküldükleri
günleri.
O unutsa da, biz hatırlıyoruz.
Bir yaz günü, Ağustos’un 26’sında Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular İlk
Hedefiniz Akdeniz İleri” emriyle Taarruz a geçen mehmetçik: 9 Eylülde İzmir’de zaferle
kuçaklaşmıştı.
İsterseniz çok utanmasınlar diye
Yunan orduları başkomutanı, Trikopisin esir düşmesinden hiç söz etmeyelim.
Bu günlerde Türkiye’ye karşı küstahlık eden edene.
Niçin bu duruma düştük diye kendi kendimize mutlaka sormalıyız…
Her sabah, gazeteler şu küstaha bak manşetleriyle okuyucuya ulaşıyor.
Belli ki gemi rotasında seyretmiyor!
Görünen o ki, açık sukarda şiddetli fırtına var!
Gemi kaptanı dümen tutmakta sıkıntılı, rotayı bulmakta ehliyetsiz.
ABD Başkanı Danılt Trump Küdüs’ü İsrail başkenti olarak tanımakta
kararlı.
İsrail'in "Kudüs'ün İsrail Devleti'nin
başkenti olduğunu bilmek için uluslararası kuruluşların onayına ihtiyacımız
yok" diyen BM Daimi Temsilcisi Danny Danon demeci manşette!
Birleşik
Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in “Medine Müdafaası kahramanı olarak bilinen Osmanlı Paşası Fahreddin Türkkan'a
"hırsız" diye uzanan dili gündemin baş köşesinde.
Kördüğüm olan uluslar
arası ilişkiler yumağınaki “ küstahlık”
manşetini hak eden gündemdeki haberler;
hiçte
hayra alamet değil!!!
Sanki
Türkiye’nin etrafındaki çember her geçen gün biraz daha daralıyor.
Biliyorsunuz,
Donald
Trump'a Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımaktan vazgeçme çağrısı yapan
karar tasarısı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'de 14 üyenin tasarıya desteğiyle geçti.
Geçti geçmesinede ABD’nin vetosuyla geçersiz sayıldı.
Ardından, ABD’nin BM daimi temsilcisi
Büyükelçi Nikki Haley'in tasarıyı destekleyen ülkeleri gözlerinin içine baka baka
"Bugün burada tanık olduğumuz şey asla unutulmayacak" diye tehdit'i hala BM temsilcilerinin kulaklarında.
Hepsi bu kadar mı?
Hayır hayır!
Nikki Haley’den sonra da Trump: “BM'deki
Kudüs oylamasında bize karşı oy verenlere yardımı kesebiliriz” diye gözdağı vermekten geri kalmadı.
Bu tehdide
rağmen, BM Genel Kurulunda yapılan oylamada, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararını reddederek, Trump ve Netanyahu'ya
iyi bir ders verdi.
Birleşmiş Milletler genel kurulu, el mi yaman bey mi yaman deyimine, yeni bir anlam kazandırdı ve el
yaman dedi. Külhanbeyliğe pirim vermez göründü.
Şimdi ne olacak
diye sormanın anlamı elbette yok!
Filistinli çocuklar yine elinde taşlarla İsrail askerine
saldıracak, Askerler onları
kurşunlayacak ölenler şehit kalanlar gazi olmaya devam edecek.
ABD Kararından
vazgeçer mi? Yaşayıp birlikte döreceğiz.
Şimdi geriye
dönüp Tramp’ın tehdiyle ilgili; Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal savaşından sonra söylediği
altın değerindeki “ Siyasi, askeri
zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle
taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner.”
Vecizesini hatırlatmak; çerçeveleterek asmak isterim.
İşte
Tramp’ın dediği şey Atatürk’ün 1 asır önce söylediğ ve altını çizdiği gerçeğin ta kendisidir. Lafla
peynir gemisi asla yol almaz.
Ve
son söz!
Donald Trump'a
Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararı, en çok ona karşı çıkıyor
görünenlerin işine yaramış ve değirmenine su taşımıştır. Reza Zarraf ve Man
Adası sarmalından ufak tefek sıyrıklarla kurtarmıştır.
Türkiya’nin kendi
sorunları , Küdüs’ten öncelikli olmalı.
Sosyal medyayı takip
edenler ; Küdüsü yönetenlerin, Karabağ işgaline karşı Ermeni işgalcilerin yanında
saf tuttuğunu, Diosboranın soykırım
oyunun destekleyenler arasında olduğunu mutlaka görüp okuyor ve bizim Filistin hayranlığımza bir anlam veremiyor olmalı.
Türk milleti önce,
Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkmalı,
demokrasiyi korumalı; kendi topraklarının işgaline izin vermemeli.
Önce Vatan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder