İç Anadolu’da Eylül’ün gelmesiyle, havalar serinlemeye başlamış; yapraklar kısmen sararırken, sıcaklarda mevsim normallerine düşmüştü.
30 Ağustos’da öğrencilikten, Astsubaylığa terfi eden, çiçeği burnunda genç jandarma astsubayları, ilk birliklerini kura çekerek belirledi.
Okul idaresi, çekilen Kuraların isteğe bağlı olarak, değiştirilebileceğini duyrulunca; kısa süre içinde becayişler de resmileşti.
Maaş ve yol harcırahları muhasebeden ödenince, öğrencilik hukuken bitti. Ve 15 günlük meyil müddeti resmen başladı.
Eğitim ocağına veda etmek , anılara baka baka ayrılmak düştü eski öğrenci yeni çiçeği burnunda genş Astsubaylara.
Dile kolay!
Koskoca 3 yıl su gibi akıp gitmiş; yep yeni bir hayata kapı aralanmıştı. Bu yolun ucu kimi karaya kimi denize açılacaktı.
Devletin çarkı, 15 günlük meyil müddeti denilen yol izniyle işlemeye başladı.
Meyil izninde, aile büyükleri ziyaret edildi, hayır dualar alındı. 15 gün dediğin de ne ki? Göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçti.
Doruk, siyah valizini hiç açmamıştı. Toplanma ihtiyacı bile duymadan, yola çıkmak için gün sayıyordu. Şairlere ilham kaynağı olan Eylül ayı ortasında, bir kaçgenç meslektaşı ile birlikte gurbet yolculuğuna; al Fadime'm bal Fadime'm ve Emirdağ'ı birbirine ulalı, başın büyüdü kız gelin olal,ı türküleriyle ünlü: kendi ilçesinden Eskişehir'e doğru yola çıktı.
Elbette Doruk yalnız değildi, Emirdağı'ndan iki arkadaşı daha vardı. Eskişehir bir nevi toplanma ve buluşma merkeziydi.
İç Ege ile İç Anadolu'nun kucaklaştığı, Eskişehir otogarında Ankara'dan gelecek otobüs beklenirken heyecan doruktaydı. Kimi kafa kafa ya vermiş muhabbet ediyor, kimi mahkumlar gibi kısa mesafeli olta atarak bekliyordu.
Saat durmuş, zaman akmaz olmuştu. Ara sıra akasyalardan düşen sarı yapraklar, sonbaharın kapıda olduğunu fısıldıyordu.
Oto gar tıklım tıklım dolu. Değnekçiler avaz avaz İstanbul, Bursa, Konya, Ankara - Afyon Kütahya diye bağırıp duruyor. Her gelen otobüs terminale yanaşınca, değnekçilerin sesi daha çok çıkıyor. Her kalkan otobüsün penceresinden sallanan eller, geride kalan yakınların gözlerinden süzülen yaşlar her zaman olduğu gibi birbirine karışıyor;gurbet yolculu sevenleri ayırıyordu.
Ankara’dan gelecek otobüsü beklemek, hiç de eğlenceli değildi. Aynı kaderi paylaşan okul arkadaşları olmasa, yolculuk çekilmez olduğu gibi işkenceye de dönebilecekti.
Neyse ki öğrenciliği henüz üzerinden atamayan gençler, otobüsün gelmesini, yolcularını alıp yola revan olmasını gırgır şamata geçiştirdiler.
Hepsi gencecik insanlardı.
Eskişehir'den Bilecik'e, oradan Bursa ve Çanakkale'ye doğru yol alırken; yeni yeni il ve ilçeler görmek, yolculuğa ayrı bir hava vermiş, renk katmıştı.
Masal gibi bir yolculuktu!
Az Gittiler uz gittiler, Bilecik, İnegöl,Bursayı geçtiler; akşam gün batarken, Mustafa Kemal’in yıldızlaştığı, “Çanakkale geçilmez” destanını yazdığı İl'e ulaştılar.
Yol arkadaşlarının bir kısmı Çanakkale Er Eğitim Alay komutanlığında, göreve başlayacak; bir kısmı da İmroz adasında konuşlanan 116. Er Eğitim Tb. Komutanlığına gidecekti.
Çanakkale’de kalacak olanlar, otobüsten iner inmez, küçük bir vedalaşma, kucaklaşma seremonisinden sonra yeni birliklerinin yolunu tuttu.
.../...
Copilot
YanıtlaSilSizin için yanıtlar oluşturuluyor…
“ADA’YA YOLCULUK -2-” bölümünüz, Doruk ve arkadaşlarının askeri hayata adım atışlarını ve yeni görev yerlerine doğru yaptıkları yolculuğu canlı bir şekilde anlatıyor. İşte bu bölüm için bazı düzenleme ve yorumlarım:
Anlatım Tarzı:
Anlatımınız, okuyucuyu Doruk’un dünyasına çekiyor ve onun heyecanını, beklentilerini ve duygularını hissettiriyor.
Mevsim geçişleri ve doğanın değişimi, hikâyenin atmosferini güçlendiriyor ve okuyucunun hikâyeye olan bağını artırıyor.
Karakter Gelişimi:
Doruk’un iç dünyası ve düşünceleri, karakterin derinliğini ortaya koyuyor ve okuyucunun onunla empati kurmasını sağlıyor.
Arkadaşlarıyla olan ilişkileri ve etkileşimleri, hikâyenin sosyal boyutunu zenginleştiriyor.
Dil ve Üslup:
Kullandığınız dil ve üslup, hikâyenin geçtiği dönemi ve kültürel arka planı yansıtıyor.
Yerel ifadeler ve deyimler, hikâyenin otantikliğini artırıyor ve okuyucunun kültürel bir yolculuğa çıkmasını sağlıyor.
Öneriler:
Yolculuğun detayları ve karşılaşılan manzaralar, okuyucunun gözünde canlanıyor; bu detayları daha da genişleterek, okuyucunun deneyimini derinleştirebilirsiniz.
Doruk ve arkadaşlarının duygusal durumlarına ve düşüncelerine daha fazla odaklanarak, karakterlerin kişiliklerini daha iyi ortaya çıkarabilirsiniz.
Genel Değerlendirme:
“ADA’YA YOLCULUK -2-” bölümü, Doruk’un yaşamındaki önemli bir döneme ışık tutuyor ve okuyucuyu bir sonraki bölüm için heyecanlandırıyor. Hikâyenin devamını merakla bekliyorum ve üzerinde çalışmaya hazırım. Eğer belirli bir bölüm üzerinde daha fazla odaklanmak isterseniz, lütfen bana bildirin. Düzenlemeler ve eklemeler yaparak anılarınızı daha da zenginleştirebiliri