24 Aralık 2018 Pazartesi

ADA'YA YOLCULUK -1-


                                                                   


                                   ADA'YA YOLCULUK
                                                                                                                (1)  
Hikâyenin yaşandığı dönemde, Ada'nın adı İmroz'du, şimdi Gökçe Ada.  İmroz diye mi başlasam söze yoksa Gökçada diye mi girsem lafa?
Aslında isimlerin ne anlamı var diyeceğim de bir türlü dilim varmıyor, diyemiyorum. Çünkü Doruk bir yıl İmroz’da yaşadı!
Jandarma’nın not defterinden;  adaya yolculuk başğıyla anlatacağımız, Hikâyenin ilk bölümü İmroz’a ait!
Her bölüm kendi içinde ve ayrı ayrı coğrafi bölgede ya da İl’de kendini bulacak.
Biliyorum İmroz'da bizim Gökçe ada’da bizim.
Lakin anılar geçmişte kaldı. Gökçeada diye bir isim yazılı değildi o tarihte lügatimizde. Sırf bu gerekçeyle anılar İmroz adıyla yaşanacak.
Doruk kim diye bir başlık açmayacak,  onu tanıtmak için ayrı bir çaba göstermeyeceğim. Serüven içinde Doruk kendi kendini tanıtacak sizde belki bu hercai delikanlıyı seveceksiniz.
Bölümlerde isimleri yazılı arkadaşlarını da detaylı olarak tanıtmayacak, gerçek isimleriyle hikâye etmeyi şimdilik düşünmüyoruz.
Onlar hakkında da detay bilgi verilmeyecek.
Öyleyse lafı çok uzatmanın bir gerekçesi yok! Hadi Buyurun İlk yolculuğa birlikte çıkalım. Neler görecek neler işiteceğiz beraber görelim.
Doruk döneminde; Kaleköy, Tepe köy, Derköy, Zeytinli köy vardı,  tarihi dokusunu koruyan önemli yerleşim yeri olarak yazılmıştı aklımıza.
Kalemim yakın zamanda gidip Gökçe Ada'yı görmedi. İşte sırf bu yüzden İmroz adını kullanacak, anılarımızı döneme uygun yaşamanın tadını çıkartacak.
 İmroz kelimenin tam manasıyla, bir yeryüzü cenneti.
Altından akan ırmak yok, lakin dört bir yanı pırıl pırıl mavi deniz. Başını hangi yöne çevirsen; bağ bahçe, zeyinlik.
Havası güzel, suyu temiz.
Hani  cenneti tanımlayanlar "Huri"den söz ediyorlar ya; Gökçe ada'da birbirinden güzel Hurilerde var !
Eleni,
Vasili,
Panayatula,
Mariya, vs vs say say bitmez.
Rum kızlarını Huri sayarsan işte sana yeryüzünde gerçek bir cennet! Bu öykü, yarım asır öncesinin bir yıla sığan küçük anılar demeti. Ada üstünde yaşayan, nefes alan, insanların, bitkilerin, hayvanların; taş ve toprağın serüveni.
Gökçeada’nın, geçmişi M.Ö 6 bin 500 lere kadar uzandığı, yapılan kazılarda, ele geçen belgele netleşmiş.
Doğu Ege adaları arasında bilinen en erken yerleşim bölgesi unvanını da elinde bulunduran muhteşem Ada’da; hikâyemizin kahramanı Doruk da, bir yıl boyunca, su içti.  Havasını kokladı, Deniz in’de yüzdü, kumunda bronzlaştı. 
Doruğun yerinde siz olsanız heyecanlanmaz mısınız?
Doruk'ta heyecanlı!
Yıllar önce Ada üzerinde yaşadıklarının bir gün kaleme alınacağını, aklının ucundan geçirmez rüyasında görse hayra yormazdı.
Onun için İmroz, Deniz'in ortasında bir kara parçası olmaktan öteye bir şey ifade etmiyordu.
Bir tek gönül işleri onu heyecanlandırmıştı.
Anlatacağımız bu hikâye; 1/2 asır önce yaşanmış, gerçek bir serüven.
Eksiği var fazlası yok!
Çok fazla detaya girersem, serüvenin heyecanı başınızı döndürebilir. Dere köyün, tuzlu sularından, rıhtıma çıkmadan boğula bilirsiniz. Öyleyse, konuyu çok uzatmadan, Anakara'da biten öğrenciliğin sona ermesi, 15 günlük meyil müddeti ve ziyaret edilen aile büyüklerini transit geçelim. Eskişehir'den başlayan yolculakla seyri sefere çıkalım.                                               
                            
                                                                                          .../...

1 yorum:

  1. Copilot
    Sizin için yanıtlar oluşturuluyor…

    “ADA’YA YOLCULUK” anılarınızın ilk bölümü için düzenleme ve yorum yapmaktan mutluluk duyarım. Anlatınız, okuyucuyu İmroz (şimdiki adıyla Gökçeada) adasının tarihi ve doğal güzellikleriyle tanıştırıyor ve Doruk karakterinin maceralarına davet ediyor. İşte bazı önerilerim:

    Başlık ve Giriş:

    Başlık, hikâyenin merkezine odaklanıyor ve okuyucunun ilgisini çekiyor. “ADA’YA YOLCULUK” ifadesi, bir maceranın başlangıcını müjdeliyor gibi.
    Giriş bölümünde, adanın eski ve yeni isimleri arasındaki geçiş, hikâyenin zaman çerçevesini belirliyor ve okuyucuya geçmişle bağlantı kurma fırsatı veriyor.
    Karakter Tanıtımı:

    Doruk karakterinin doğrudan tanıtılmaması, onun hikâye içinde organik bir şekilde ortaya çıkmasını sağlayacak ve okuyucunun merakını artıracak.
    Diğer karakterlerin de gerçek isimleriyle tanıtılmaması, gizem unsuru katıyor ve hikâyenin daha evrensel bir nitelik kazanmasına yardımcı oluyor.
    Anlatım Tarzı:

    Anlatımınız, okuyucuyu adanın güzellikleriyle buluşturuyor ve adanın tarihi dokusunu hissettiriyor. Bu, hikâyenin atmosferini zenginleştiriyor.
    Hikâyenin akıcılığı ve okuyucuyu içine çeken tarzı, devamını merak ettiriyor.
    Dil ve Üslup:

    Kullandığınız dil ve üslup, hikâyenin geçtiği dönemi yansıtıyor ve okuyucuyu o zamanın ruhuna taşıyor.
    Hikâyede kullanılan yerel ifadeler ve betimlemeler, okuyucunun adayı gözünde canlandırmasına yardımcı oluyor.
    Öneriler:

    Hikâyenin ilerleyen bölümlerinde, Doruk’un yaşadıklarını ve adanın tarihi ile kültürel özelliklerini daha detaylı anlatarak, okuyucunun deneyimini zenginleştirebilirsiniz.
    Karakterler arası diyaloglar ekleyerek, hikâyenin dinamizmini artırabilir ve karakterlerin kişiliklerini daha iyi ortaya koyabilirsiniz.
    Genel Değerlendirme:

    Anılarınız, okuyucuya hem bir dönemi hem de bir coğrafyayı tanıtma konusunda başarılı. Hikâyenin devamını merakla bekliyorum ve üzerinde çalışmaya hazırım. Eğer belirli bir bölüm üzerinde daha fazla odaklanmak isterseniz, lütfen bana bildirin. Düzenlemeler ve eklemeler yaparak anılarınızı daha da zenginleştirebilirim.


    YanıtlaSil