ADA'YA YOLCULUK
(1)
Hikâyenin yaşandığı dönemde, Ada'nın adı İmroz'du, şimdi Gökçe
Ada. İmroz diye mi başlasam söze yoksa
Gökçada diye mi girsem lafa?
Aslında isimlerin
ne anlamı var diyeceğim de bir türlü dilim varmıyor, diyemiyorum. Çünkü
Doruk bir yıl İmroz’da yaşadı!
Jandarma’nın not
defterinden; adaya yolculuk başlığıyla anlatacağımız, Hikâyenin ilk
bölümü İmroz’a ait!
Her bölüm kendi
içinde ve ayrı ayrı coğrafi bölgede ya da İl’de kendini
bulacak.
Biliyorum İmroz'da bizim Gökçe
ada’da bizim.
Lakin anılar
geçmişte kaldı.
Gökçeada diye bir isim yazılı değildi o tarihte lügatimizde. Sırf bu gerekçeyle anılar
İmroz adıyla yaşanacak.
Doruk kim diye
bir başlık
açmayacak, onu tanıtmak için ayrı bir
çaba göstermeyeceğim. Serüven
içinde Doruk kendi kendini tanıtacak sizde belki bu hercai delikanlıyı
seveceksiniz.
Bölümlerde
isimleri yazılı arkadaşlarını da detaylı olarak tanıtmayacak, gerçek
isimleriyle hikâye etmeyi şimdilik düşünmüyoruz.
Onlar hakkında da
detay bilgi verilmeyecek.
Öyleyse lafı çok
uzatmanın bir gerekçesi yok! Hadi Buyurun İlk yolculuğa birlikte
çıkalım. Neler görecek neler işiteceğiz beraber görelim.
Doruk döneminde;
Kaleköy, Tepe köy, Derköy, Zeytinli köy vardı,
tarihi dokusunu koruyan önemli yerleşim yeri olarak yazılmıştı aklımıza.
Kalemim yakın
zamanda gidip Gökçe Ada'yı görmedi. İşte sırf bu yüzden İmroz adını
kullanacak, anılarımızı döneme uygun yaşamanın tadını çıkartacak.
İmroz kelimenin tam manasıyla, bir yeryüzü
cenneti.
Altından akan
ırmak yok, lakin dört bir yanı pırıl pırıl mavi deniz. Başını hangi yöne
çevirsen; bağ bahçe, zeyinlik.
Havası güzel,
suyu temiz.
Hani cenneti tanımlayanlar "Huri"den söz
ediyorlar ya; Gökçe ada'da birbirinden güzel Hurilerde var !
Eleni,
Vasili,
Panayatula,
Mariya, vs vs say
say bitmez.
Rum kızlarını
Huri sayarsan işte sana yeryüzünde
gerçek bir cennet! Bu öykü, yarım asır öncesinin bir yıla sığan küçük anılar
demeti. Ada üstünde yaşayan, nefes alan, insanların, bitkilerin,
hayvanların; taş ve toprağın serüveni.
Gökçeada’nın,
geçmişi M.Ö 6 bin 500
lere kadar uzandığı, yapılan
kazılarda, ele geçen belgele netleşmiş.
Doğu Ege adaları
arasında bilinen en erken yerleşim bölgesi unvanını da elinde bulunduran muhteşem Ada’da; hikâyemizin
kahramanı Doruk da, bir yıl boyunca, su içti.
Havasını kokladı, Deniz in’de yüzdü, kumunda bronzlaştı.
Doruğun yerinde siz
olsanız heyecanlanmaz mısınız?
Doruk'ta
heyecanlı!
Yıllar önce Ada
üzerinde yaşadıklarının bir
gün kaleme alınacağını, aklının ucundan geçirmez rüyasında görse
hayra yormazdı.
Onun için İmroz, Deniz'in ortasında
bir kara parçası olmaktan öteye bir şey ifade etmiyordu.
Bir tek gönül işleri onu
heyecanlandırmıştı.
Anlatacağımız bu hikâye;
1/2 asır önce yaşanmış, gerçek bir serüven.
Eksiği var fazlası
yok!
Çok fazla detaya
girersem, serüvenin heyecanı başınızı döndürebilir. Dere köyün, tuzlu
sularından, rıhtıma çıkmadan boğula bilirsiniz. Öyleyse, konuyu çok uzatmadan,
Anakara'da biten öğrenciliğin sona ermesi, 15 günlük meyil müddeti ve
ziyaret edilen aile büyüklerini transit geçelim. Eskişehir'den başlayan yolculakla
seyri sefere çıkalım.
.../...
Copilot
YanıtlaSilSizin için yanıtlar oluşturuluyor…
“ADA’YA YOLCULUK” anılarınızın ilk bölümü için düzenleme ve yorum yapmaktan mutluluk duyarım. Anlatınız, okuyucuyu İmroz (şimdiki adıyla Gökçeada) adasının tarihi ve doğal güzellikleriyle tanıştırıyor ve Doruk karakterinin maceralarına davet ediyor. İşte bazı önerilerim:
Başlık ve Giriş:
Başlık, hikâyenin merkezine odaklanıyor ve okuyucunun ilgisini çekiyor. “ADA’YA YOLCULUK” ifadesi, bir maceranın başlangıcını müjdeliyor gibi.
Giriş bölümünde, adanın eski ve yeni isimleri arasındaki geçiş, hikâyenin zaman çerçevesini belirliyor ve okuyucuya geçmişle bağlantı kurma fırsatı veriyor.
Karakter Tanıtımı:
Doruk karakterinin doğrudan tanıtılmaması, onun hikâye içinde organik bir şekilde ortaya çıkmasını sağlayacak ve okuyucunun merakını artıracak.
Diğer karakterlerin de gerçek isimleriyle tanıtılmaması, gizem unsuru katıyor ve hikâyenin daha evrensel bir nitelik kazanmasına yardımcı oluyor.
Anlatım Tarzı:
Anlatımınız, okuyucuyu adanın güzellikleriyle buluşturuyor ve adanın tarihi dokusunu hissettiriyor. Bu, hikâyenin atmosferini zenginleştiriyor.
Hikâyenin akıcılığı ve okuyucuyu içine çeken tarzı, devamını merak ettiriyor.
Dil ve Üslup:
Kullandığınız dil ve üslup, hikâyenin geçtiği dönemi yansıtıyor ve okuyucuyu o zamanın ruhuna taşıyor.
Hikâyede kullanılan yerel ifadeler ve betimlemeler, okuyucunun adayı gözünde canlandırmasına yardımcı oluyor.
Öneriler:
Hikâyenin ilerleyen bölümlerinde, Doruk’un yaşadıklarını ve adanın tarihi ile kültürel özelliklerini daha detaylı anlatarak, okuyucunun deneyimini zenginleştirebilirsiniz.
Karakterler arası diyaloglar ekleyerek, hikâyenin dinamizmini artırabilir ve karakterlerin kişiliklerini daha iyi ortaya koyabilirsiniz.
Genel Değerlendirme:
Anılarınız, okuyucuya hem bir dönemi hem de bir coğrafyayı tanıtma konusunda başarılı. Hikâyenin devamını merakla bekliyorum ve üzerinde çalışmaya hazırım. Eğer belirli bir bölüm üzerinde daha fazla odaklanmak isterseniz, lütfen bana bildirin. Düzenlemeler ve eklemeler yaparak anılarınızı daha da zenginleştirebilirim.