15 Aralık 2019 Pazar

J.NIN NOT DEFTERİ 3. BÖLÜM



Doruk, Foça macerasının etkisinden kendini, çabuk kurtardı. Zaten Komando Kursu çıkmadan önce; atamaları yapılmış ve Bolu İl Jandarma Komutanlığı emrine verilmişti. İl İçi Atamalarında da Kıbrısçık merkez karakol komutanlığına atandığını da öğrenmişti.

Onun için yapılacak şey belliydi.

 İmroz'a dönüş, ilişik kesme, 15 günlük meyil müddetinde, aile ziyareti ve yeni görev yerine intikal.

Doruğun ruhunu, yeni göreve başlayacak olmanın heyecanı sardı! 

Gözlerinin içi gülüyordu.  Daha önce Ankara’dan İstanbul'a giderken Bolu'nun içinden geçmiş, görmüştü.

Kıbrısçık nasıl bir yerdi?

 Aylar nasıl da çabucak geçip gidiyor gece ile gündüz arasından?

Şaka gibi, 45 gün geçmişti Foça’da.

Alelacele İzmir’den Çanakkale’ye gitmek için sabah saat 08 15’e biletini aldı ve otogardan hareket başladı.

Rutin bir yolculuktan sonra, Çanakkale’ye indi! Çanakkale hareketli bir gün geçiriyordu. Meğer Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel’in Mitingi varmış.

Bir kavşakta partililer, kurbanlık koç ve tosunla, Demirel’i bekliyordu.

Doruk, kalabalığı görünce aralarına karıştı, karşılama korteji içinde yerini aldı.

Merak etmişti, nasıl karşılanacak, miting meydanında halka ne söyleyecek?

Bunları düşünürken, seçim konvoyu göründü. En önde siyah bir Mercedec içinde, Demirel ve kendine eşlik eden bakanlar

Karşılama noktasına gelince, daha araba durmadan kasap, kurbanlık koçun boğazına bıçağı attı ve kurbanı kesti.

Demirel arabadan iner inmez, kurbanın sıcakkanını parmak ucuyla alnına sürüverdi.

Kesilmeyen koç ve tosun şanslıydı.

Başbakan azat etmiş kestirmemişti. 

Kalabalık kortej, yaya olarak miting alanına yürüdü.

Meydanda mahşeri bir kalabalık vardı. İğne atsan yere düşmez deyimi sanki bu miting alanı  için söylenmiş.

Başbakan kürsüye çıkıp, mikrofonu eline aldığında, bir alkış tufanı koptu,  arkasından çoban Süllü sloganı

Keyfi yerindeydi Demirel’in, önce mitinge katılanları selamladı, sonra; günün siyasi olaylarını tanımladı.

Konuşmanın sonuna geldiğinde; Bizi borçlanıyorlar diye eleştiriyorlar, şimdi size bir soru soracağım. Elektriği, suyu, yolu, fabrikası olan borçlu bir Türkiye mi istersiniz? Yoksa borcu olmayan, kalkınmamış, yolsuz, elektriksiz, susuz bir Türkiye mi? Diye sorduktan sonra, biz borçlu ve fakat kalkınmış bir Türkiye’den yanayız, Çanakkale’de de bir baca tüttüreceğiz diye konuşmasına son noktayı koydu.

Rahmetli Çanakkale’ye Fabrika yapma sözü vermişti.

Ortalık alkıştan yaşa Varol sesinden yıkılıyordu.

Kalabalık kendi arasında büyük adam diye söyleşiyordu.

Doruk miting biter bitmez hızlı adımlarla, sahile yürüdü, İmroz'a giden teknelere baktı, sadece Dereköye giden Açık Tarım Cezaevi motoru vardı, onlara beni de alır mısınız diye Rica etti ve onlarla adaya yolculuk etti.

Adadaki işini alelacele bitirip ertesi gün, aile ziyareti için memleketin yolunu tuttu. Ana baba Eş dost, Abla, ağabey Aile kalabalık olunca, her biri bir başka yerde oturuyordu; İlde, ilçede köyde oturanları ayrı ayrı ziyaret derken sayılı günün nasıl geçtiğini bilmeden tükendi.

Ve Bolu’da yeni bir serüven zincirinin halkası başlayıverdi.

Bolu’dan Kıbrısçık’a,  5 kişilik bir tuzla jeep çalışırmış. Yer bulan onunla gider, bulamayan, tomruk taşıyan kamyonlarda kendine yer ararmış.

Doruk, jeepin yerini sora sora buldu ve şoförle tanıştı. Kendisinin İlçeye yeni atandığını anlatıp yer istedi. Jeepin şoförü Hamdi, Doruk’un elinden valizi aldı,  Ön kolluğu onun için ayırdı ve zaten yolcu sayımız tamamlandı.  Deyip yolcuları aldıktan sonra hareket başladı.  5 kişilik jeepe 8 kişi sığdırmıştı Hamdi. Yolda arabadaki sıkışıklığı zorunluluk olduğunu anlatmaya çalıştı.

İlçe küçükmüş! Daha büyük bir vasıta için yolcu sayısı yeterli olmazmış. Ayrıca Kıbrısçık orman bölgesi, ormanda kesim olduğu için de tomruk çeken kamyonlar yoğun çalışırmış. Köylü kentli, daha çok kamyonları tercih edermiş vs.vs.

Doruk’la Jeep şoförü Hamdi yol boyu konuştular. İlçede durum çok gerginmiş. Seçimden önce köyler yol yapsın diye gönderilen iş makineleri, iş bitmeden, siyasi sebeplerden dolayı, seçimden sonra, geri çekilince; kıyamet kopmuş. 

Vali ve İl Jandarma komutanını taşa tutmuşlar. İş makinelerini vermemek için Kıbrısçık- Bolu yolunda bir köprüyü uçurmuşlar.

Bu olaylardan sonra, İlçe Jandarma Bölük Komutanlığındaki, rütbeli personelin tamamı değiştirilmiş. Bölük komutanı, Karakol komutanı vs vs.

Bolu’dan, Kıbrısçık'ta uzanan çamlar arasındaki kıvrım kıvrım virajlı yol, sohbet bitmeden bitti.  İlçe Merkezi’ne girince,  hemen yolun solunda; nahiye müdürlüğünden kalma iki katlı küçük bir bina önünde durdu ve bölük bura diye Doruğu indirdi Hamdi.

Doruk, araçtan inip, binaya baktığında; bahçe içinde, bir astsubay, 5/6 J. Eri sivil bir adamı içeriye almak için yaka paça bir birine girdiğine şahit oldu.

Binanın tam karşısındaki caddeden de öfkeli bir kalabalığın, J. Bölük komutanlığına doğu geldiğini gördü. Elindeki valizi, yol kenarına bıraktı. Gayrı ihtiyari olarak kalabalığın önüne geçti.

Yüksek sesle, beyler bi durun Hele!

Nereye gidiyorsunuz?

Sizin bu yaptığınıza karakol basmak denir ve ağır cezalık bir suçtur.

Karakolu mu basacaksınız, diye sordu.

Kalabalık içinden birkaç kişi, parmakla işaret ederek,   şuraya bak sana, Jandarma Hacıyı dövüyor diye bağırdı. 

Ben buraya yeni atandım. Siz dağılın, ben ilgileneceğim dedi.

O burnundan soluyan, karakolu basmak için yürüyen öfkeli kalabalık gitmiş, yerine sanki Doruğu karşılamak için gelen bir gurup gelmişti. 

Sessizce geri döndüler ve gittiler. 

Doruk kalabalıkla ilgilenirken Hacı da içeri alınmış nezarete konulmuştu.

Doruk şaşkındı!

Nazariyattan fiiliyata geçen ilk deneyim, beklediğinden çok başarılı geçmiş, kendi kendine güveni artmıştı. Bundan sonrası çorap söküğü gibi geçer dedi, ve elinde valiziyle İlk adımını attı Karakola…

Belli ki bu çöplüğün horozu olmak yakışacaktı kendine.

                                                                                                …/…

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder