Nerede kalmıştık? Önce sekiz haftalık Online bir eğitim, arkasından eğe deniziyle halvet ve kısa
bir hasret giderme, sonra 15 bilim adamının katılımıyla; Şifa Zirvesi kurs paketi derken, tilki nihayet döndü,
dolaştı, kürkçü
dükkânına geri geldi.
Bazen kendi kendime soruyorum,
senin anılarından okura ne?
Niye kafa şişiriyorsun?
İçimdeki ses her zaman düşüncemin önüne geçiyor.
Yazmalısın, eskiye taş atanlar, eskinin
her türlü imkânsızlığa rağmen her kademede;
Türkiye Cumhuriyeti yasalarını uygulama konusunda ayrı ayrı bağımsızdı.
Kayırmacılık yoktu!
Hısım akraba, eş dost inanç pazarlaması
ayyuka çıkmamıştı, liyakat öncelikliydi
diye fısıldıyor kulağıma.
Bu düşüncelerle; Antakya İl Jandarma komutanlığından atama emrini eline
alıp, Hassa’ya dönen Doruğun, Arsuz’a gidişine refakat etmeye
devam dedi.
İster Askerlik mükellefiyetini
yapmış bir yetişkin, isterseniz
cinsiyetinizden dolayı askerlik görevi yapmamış bir kadın olun.
Kadın erkek her Türk
vatandaşı bilir ki,
askerlikte emir demiri keser. Doruk, Hatay’dan döndü, elindeki emri idari işlere verip, işleme koydu.
İzin’de olan İlçe J. Bölük Komutanı
Okur döner dönmez, ilişiğini kesti ve ayrıldı.
Bölgede sıkıyönetim olduğu için meyil müddeti
ya da izni de kullanmayacaktı.
Kaplumbağa misali evini sırtına
aldı, Hassa’dan İskenderun’a doğru yola çıktı.
Bu seferki yolculuk,
Karayazıdan geliş gibi saatler
süren uzun bir yolculuk değildi. Hassa- Kırıkhan, Top boğazı, Belen derken; İskenderun kavşaktan Arsuz’a ulaşmak 2 saat bile sürmedi.
Karaağaç köyü kavşağından dönüp, sahil
yoluna girdiğinde, Doruk
gözlerine inanamadı.
Akdeniz yolun sağ tarafında ona eşlik ediyordu.
Kıyıya vuran küçük
dalgalar hoş geldin der gibi
gülümsüyordu.
Akdeniz, zaman zaman
yoldan uzaklaşıp, sonra geri
dönüşü, yol boyu
refakati moralini yükseltmiş, kıyıya vuran küçük dalgaları, gülümseyerek eliyle selamlamıştı.
Karaağaç Arsuz arası yaklaşık 30/35 dakikalık bir
mesafeydi. Aruz’ un içinde, ana yol üzerinde, bahçeli küçücük bir lojman onları
bekliyordu.
Arsuz bir sayfiye beldesiydi.
Tatilcilerin büyük kısmı
ayrılmış, sessiz sakin bir
belde duruyordu orta yerde. Bucak Jandarma Takım Komutanlığı, solunda Deniz Piyade
Tb. Komutanlığı, sağında azınlık haklarına
sahip bir vatandaşın tarihi yalısı ve
bir adım ötesinde, turistik otel. Önü İskenderun körfezine açılan tertemiz bir plaj! Bahçesinde kolları binaların üzerine uzanan,
kocaman Okaliptüs ağaçları…
Doruk, Göreve başlamadan önce, yardımcısı
Güneşle tanıştı, görev yapacağı bina ve müştemilatına şöyle göz ucuyla bir
baktı, içinden Kuran’da tanımlanan cennet burası olmalı diye geçirdi.
Beldeye, karakolun
yerine, resmen bayılmıştı!
Torpilsiz, tavassutsuz böyle bir yere düşmesi, göğsünü kabarttı, koltuk altı şişti. Kendine olan güveni bir kere daha pekişti. Odasına geçti, daktiloyu önüne
aldı, kısa bir göreve başlama mesajı yazdı ve yardımcısından
İskenderun İlçe Bölük Komutanlığına telefonla yazdırmasını rica etti.
…/…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder