Türk milleti, birey kimliğine
kavuşalı, yıllar su gibi akmış, zaman yel değirmeni gibi dönmüş, koskoca bir
asır geride kalmış…
Ne demişti şair?
“Yıllar ne çabukta geçiyor günler arasından.”
Hâlbuki 100 yıl ya da bir asır, insan ömrü için uzun bir zaman dilimi! İnsanoğlu
yüz yaşına kadar yaşasa, şapkasını havaya atar, arkasından iki elde silah sıkar…
İnsan ömrü için, uzun sayılan 100 yıl: bir devlet için, kırkı çıkmamış
bebek denecek kadar kısa.
Onun içindir ki, Cumhuriyetin
taşları daha yerine tam oturmadı.
Taşlar yerine oturmadığı için, “Ne Mutlu
Türküm Diyemeyenler” iktidar olunca, cumhuriyetin fabrika ayarlarını kurcaladı.
Temel taşlarının dibini oydu.
Dibi oyulan temel taşları, diş eti çekilmiş azı dişleri gibi ağrı ve sancı
içinde.
Daha düne kadar, Türk milletinin bir ferdi
olmaktan gurur duyan, Anayasal Haklarıyla övünen kadim millet,
derdest edilmiş, Anunnakilerin uzay gemilerine bindirilmiş; ışık hızıyla, cahiliye
dönemine doğru, güle oynaya gidiyor.
Az kaldı!
Yolculuk bu hızla devam ederse, Türk
Milleti Allah’ın halifesi olma kimliğinden kopacak. Ümmet sıfatına terfi
edecek.
Kısaca hatırlayalım.
29 Ekim 1923’de İlan edilen Cumhuriyet Türk milletine
ne verdi?
-İlk önce sen insansın dedi,
insanlığını hatırlattı!
-Birey olmanın, Soyadı taşımanın
yolunu açtı.
-Türk’ü Türk’le tanıştırdı.
-Anayasal, eşit vatandaşlık kimliğine,
kavuşturdu…
-Egemenliği, bir ailenin elinden alıp;
kayıtsız şartsız Millete devretti.
-Kadına, sende insansın, seçebilir -seçilebilirsin
dedi.
-Şeriat düzeninden, çağdaş hukuk sistemine
geçişin raylarını döşedi.
-Karanlığa mum yaktı, uygarlığa giden
yolu aydınlattı.
-Laikliğin temelini attı, Din ve Vicdan
Özgürlüğünün yolunu açtı.
- Eğitimde
fırsat eşitliği, düşünce özgürlüğü, hak arama, hukuk önünde eşitlik vs vs…
Saymakla biter mi?
Biliyorum, benim kısaca yazdıklarımdan çok daha
fazlasını, siz benden iyi biliyorsunuz. Kısa kes, Aydı havası olsun; tereciye
tere satma, dediğinizi işitiyorum
mimiklerinizi de görüyorum.
Benimki
ne bilgiçlik taslamak ne de ukalalık etmek. Muhasır medeniyete giden yola, Mustafa
kemal Atatürk’ün, yaktığı mumlardan sönenleri; yeniden tutuşturmak.
Yolu kapatan lastik patlatanlara ve bariyere dikkat
çekmek!
Saltanata giden yolu açan, trafik işaretlerinin
istikametini; Cumhuriyetin fabrika ayarlarını göstermesi için düzeltmek.
Düzeltebilir miyim?
Makalenin başlığı ve görsele koyduğum Topal
karınca hikâyesi sorunun cevabı olur diye düşündüm.
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder