28 Ekim 2020 Çarşamba

TOPAL KARINCA

                                                                 

Türk milleti, birey kimliğine kavuşalı, yıllar su gibi akmış, zaman yel değirmeni gibi dönmüş, koskoca bir asır geride kalmış…

Ne demişti şair?

 “Yıllar ne çabukta geçiyor günler arasından.”

Hâlbuki 100 yıl ya da bir asır,  insan ömrü için uzun bir zaman dilimi! İnsanoğlu yüz yaşına kadar yaşasa, şapkasını havaya atar, arkasından iki elde silah sıkar…  

İnsan ömrü için,  uzun sayılan 100 yıl: bir devlet için, kırkı çıkmamış bebek denecek kadar kısa.

Onun içindir ki, Cumhuriyetin taşları daha yerine tam oturmadı.

Taşlar yerine oturmadığı için, “Ne Mutlu Türküm Diyemeyenler” iktidar olunca, cumhuriyetin fabrika ayarlarını kurcaladı.

Temel taşlarının dibini oydu.

Dibi oyulan temel taşları,  diş eti çekilmiş azı dişleri gibi ağrı ve sancı içinde.

 Daha düne kadar, Türk milletinin bir ferdi olmaktan gurur duyan, Anayasal Haklarıyla övünen kadim millet,

derdest edilmiş, Anunnakilerin  uzay gemilerine bindirilmiş; ışık hızıyla, cahiliye dönemine doğru, güle oynaya gidiyor.

Az kaldı!

Yolculuk bu hızla devam ederse, Türk Milleti Allah’ın halifesi olma kimliğinden kopacak. Ümmet sıfatına terfi edecek.

Kısaca hatırlayalım.

 29 Ekim 1923’de İlan edilen Cumhuriyet Türk milletine ne verdi?

-İlk önce sen insansın dedi, insanlığını hatırlattı!

-Birey olmanın, Soyadı taşımanın yolunu açtı.

-Türk’ü Türk’le tanıştırdı.

 -Anayasal, eşit vatandaşlık kimliğine, kavuşturdu…

-Egemenliği, bir ailenin elinden alıp; kayıtsız şartsız Millete devretti.

 -Kadına, sende insansın, seçebilir -seçilebilirsin dedi.

-Şeriat düzeninden, çağdaş hukuk sistemine geçişin raylarını döşedi.

-Karanlığa mum yaktı, uygarlığa giden yolu aydınlattı.  

-Laikliğin temelini attı, Din ve Vicdan Özgürlüğünün yolunu açtı.

- Eğitimde fırsat eşitliği, düşünce özgürlüğü, hak arama, hukuk önünde eşitlik vs vs…

Saymakla biter mi?

Biliyorum, benim kısaca yazdıklarımdan çok daha fazlasını, siz benden iyi biliyorsunuz. Kısa kes, Aydı havası olsun; tereciye tere satma,  dediğinizi işitiyorum mimiklerinizi de görüyorum.

 Benimki ne bilgiçlik taslamak ne de ukalalık etmek. Muhasır medeniyete giden yola, Mustafa kemal Atatürk’ün, yaktığı mumlardan sönenleri; yeniden tutuşturmak.

Yolu kapatan lastik patlatanlara ve bariyere dikkat çekmek!

Saltanata giden yolu açan, trafik işaretlerinin istikametini; Cumhuriyetin fabrika ayarlarını göstermesi için düzeltmek.

Düzeltebilir miyim?

Makalenin başlığı ve görsele koyduğum Topal karınca hikâyesi sorunun cevabı olur diye düşündüm.

 

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder