9 Ocak 2019 Çarşamba
ADA’DA İLK GÜN
Ada'da ilk akşam, başını yastığa koyar, koymaz uykuya dalan ve yorgunluktan gördükleri rüyayı bile hatırlamayan çiçeği burnunda genç astsblar; uyanıp gözlerini açtığında, ne olduğunu bilmeden: ha bire kaşınıyordu.
ilk gece tahta kuruları ile tanışmışlar, farkına varmadan, onlara bi güzel ziyafet çekmişlerdi. Tahta kuruları, gün ışımadan geri yuvalarına çekilmiş, Ali Dağlı'ya dua ediyorlardı.
Çanakkale - İmroz'a arası 62 kilometrelik kısa bir mesafe olmasına rağmen, küçük bir tekneyle yapılan yolculuk ve Deniz'in dalgalı oluşu yolcuları kanlarının emildiğini duymayacak kadar yormuştu.
Her birinin keyfi kaçmış, moralleri bozulmuştu!
Yüzlerinden düşen bin parçaydı.
Bu çağda tahtakurusu, olacak şey miydi?
Oflaya puflaya, kaktılar, ellerini yüzlerini yıkadılar, aynada kabaran yüzlerine uzun uzun baktılar, kendi kendilerine söylene söylene; pijamalarını çıkartıp, 1. nolu resmi elbiselerini giyip ve tabur karargâh binasına yürüdüler.
Mesai başlamamıştı daha!
Nöbetçi subayı tabura yeni katılan personel için kahvaltı hazırlatmış, onların gelmesini bekliyordu.
Karargâh girişinde güler yüzle karşılayıp günaydın arkadaşlar diye selamladı.
Doruk ve 3 arkadaşından başka, yeni katılan diğer arkadaşları da oradaydı. Hepsini yanına alıp kahvaltı hazırladığı odaya kadar eşlik etti.
Sonra, arkadaşlar, siz kahvaltınızı yapın, birazdan Tb. Komutanı gelecek, merasim mangası beni bekliyor, ben onu karşılayacağım.
Size afiyet olsun!
Unutmadan söyleyeyim, katılışınızı da komutana arz ederim dedi ve ekledi, birazdan geri geleceğim. Personel şubeye birlikte gideriz, katılışınız yapılır, görev yerlerinizde belli olur.
Deyip ayrıldı.
Doruk ve arkadaşları alışmıştı tabldottan beslenmeye. Zira öğrencilikleri hep kazandan beslenerek geçti. Kahvaltıda, siyah zeytin ve beyaz peynir vardı. İçecek olarak çay verilmişti. Zaten kahvaltının değişmez demirbaş içeceği çaydı!
Tahtakurusu kaşıntısı eşliğinde, kahvaltı yapıldı. Kahvaltısını bitiren kalkıp lavaboya yönlendi, sonra nöbetçi sb. odasına geçtiler ve beklediler.
Sabah saat 0830, gibi personel şubede yazıcılık yapan bir er geldi, komutanım sizi personel şubeye götürmeye geldim, buyurun gidelim diye ilave etti.
Tabur binası, dışarıdan bakınca 2 katlı görünüyordu. İçine girince birde bodrum katı olduğunu öğrenmiş olduk!
Sabah kahvaltısı yaptığımız yer bodrum katındaydı.
Personel şube ikinci katta, genişçe bir ofisti. Hepimiz toplu halde içeride bekledik, personel şube müdürü hangi bölükte görev yapacağımızı bize yazılı olarak tebliğ etti.
Görevlendirme çok uzun sürmemişti.
Görev tebliğinden sonra görüldü ki, aynı otobüs ve teknede yolculuk eden arkadaşların her biri ayrı bir bölükte göreve başladı.
Doruğun bahtına, ağır silah bölük komutanlığı çıkmıştı...
Görevlendirme bittikten sonra, nöbetçi subayı geldi, arkadaşlar beni takip edin sizi bölüklerinize götürüp teslim edeceğim dedi.
Aynı devre 18/20 arkadaş takıldılar peşine...
Bölükler, tabur karargahından itibaren; askeri tabirle tek kol boyu aralığında, düzgün bir biçimde içtima etmişti.
İlk sırada 1. bölük, sonra 2’inci, 3’üncü, 4’ncü bölük ve karargâh bölüğü peş peşe geliyordu. Her bölük birbirinin ikiziydi. Önünde depo ve personel için ayrılmış oda, arkada yemekhane ve koğuş!
Bölük komutanlıklarının önü iyi Peyzaj elinden çıkmış, çiçeklerle bezenmiş temiz ve bakımlı. Taburla bölük arasındaki yol, stabilize yol olmasına rağmen düzgün ve görkemli.
Tabur, Kaleköy’den, Kuzu limanına uzanan, Kaşkaval kayalıkların arka yamaçlarında, küçük tepenin arka yamacında eteğe yerleşmiş ve konuşlanmış.
Her bölük için ayrı ayrı eğitim alanı var!
4. Bölük için tavla mevcut, içinde atları da var! Ve taburun ekmek ihtiyacını karşılamak için bir fırın mevcut!
Elbette unutulmaması gereken bir şey daha, tavuk kümesi. Rütbeli personelin yumurta ve tavuk eti ihtiyacını kısmen karşılamak için kurulmuş.
Tavla ve Atlar mı?
Doruk tavlayı değil ama, belki yağız At’la olan dostluğuna muhtemelen; ileride ayrı bir parantez içinde yer verecektir.
.../...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder