17 Mayıs 2020 Pazar

Balık Avı


Nasıl da çabuk geçiyor günler? Yaz mevsimi tasını tarağını topladı, göçünü yükledi, veda etmek için; sarılıp koklamaya el sıkmaya, veda edip,  yerini kara kışa bırakmaya, hem gönüllü hem de dünden hazır! 
Erzurum’da dört mevsim yaşanmazmış!
Öyle söylüyor Doğu Anadolu'nun kara yağız, baktı kara yoksul insanları…
Kar, Ekim sonu Kasım başı düşer, Mayıs sonun, Haziran başı canı isterse kalkarmış!
Aras Nehri donar, üstünden atlı araba geçer, buz yine kırılmazmış.
Anlatılanları duyunca Doruk, gözü korktu.
Kış gelmeden kok kömürü siparişi verdi.
Haa, bir de Söylemez çok soğuk olur – 40 dereceyi görürmüş.
Söylemesi ayıp, tükürük yere düşmeden donar, bıyıkları olanın bıyığına kırağı düşermiş. 
Kışla ilgi anlatılanlar aslında bunlarla da sınırlı değil.
Öyle şeyler anlatılar ki, geri kalanı yaşayıp görmek, tadına varmak için anlatmak yerine kendine sakladı Doruk!
Bu gün özel bir gün!
Şimdiye kadar kamu görevlilerinin hiç yaşamadığı bir ilk gerçekleşecek. Sağlık Memuru Yılmaz, Sağlık Ocağı sekreteri Gıyasettin, Doruk, birkaç hafta önce okudukları gazete reklamlarında bir balık ağı görmüş ve ortaklaşa sipariş vermişlerdi.
Nihayet, serpme ağ geldi.
PTT memuru Reis size bir müjdem var, köpüklü bir kahve söylerseniz söylerim diye tutturduktan sonra, Türk kahvesini içtikten sonra ağınız geldi diye duyurdu ve ağı teslim etti.
Serpme geldi, gelmesine de,  sipariş verenlerin hiç birisi, serpme nasıl atılır bilmiyordu. Ne yapacağız nasıl öğreneceğiz derken, akıllarına Bestami öğretmen geldi.
Okullar açılmış, İlkokulun iki öğretmeni de Bucağa teşrif etmişlerdi. Doruk, bahçeden kapı önünde duran karakol nöbetçisine seslendi!
Bana bir Asker gönder canavar!  Canavar Doruğun eğitim birliğinde erler için kullandığı bir deyimdi. Askerler canavar diye çağrılmasından hoşlanıyordu.
Asker gelir gelmez, Canavar, koşarak ilkokula kadar git.  Hocalara karakol bahçesinde beklediğimizi söyle. Soru sorarlarsa sizi çay içmeye davet  ediyorlar dersin diye gönderdi.
Asker okula doğru gittiğinde, Transistorlu Radyoda, Gönül Akkor Vardı. Nasılda geçti o güzellm yılları yorumluyordu sanatçı. Sanki kamu personelinin niyetini okumuş, hızla geçen günlerle ilgili bir istek almış gibi bir parça seçmişti.
Kısa süre sonra, Hüseyin ve Bestami öğretmen, bahçeye damladı. Günlerden Pazar olduğu için bir geç kalkmışlardı.
Bahçede, Söylemez Nahiyesi, kamu personel kadrosu, tam takım hazır!
Yalnız ebemiz eksik!
O da zaten bu tür etkinliklere katılmıyor.
Bazen örf adet, bazen gelenek görenek, özellikle de Din adına, İnsanları öyle form-atlamışız ki, sanki Mustafa Kemal Atatürk “Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” Dememiş…
Neyse lafı çok uzatmayalım.
Bestami Hoca gelir gelmez, Çaylar tazelenirken, serpme kolisinden çıkartıldı, kavak ağacının dalına Sağlıkçı Yılmaz tarafından asılıverdi.
Hem Hüseyin hem de Bestami hoca, ağı görünce yerinden kurşun gibi kalktı. Önce ağlara sonra eteğindeki kurşunlara dokundular.
Dokunmuyor, sanki okşuyorlardı.
Gözlerinin içi gülmüştü.
Çaylar içilene kadar muhabbetin konusu serpme ağ oldu.
Sonra toplu halde, Aras Irmağına yürüyüş başladı.
Zaten Irmakla Karakol arasındaki mesafe 70/80 metre kadar bir şeydi.
İlk önce ağ nasıl atılır talimi yapıldı.
Sonra su birikintisi ve derin yer arandı. Ve balık tutmaya fiilen geçildi. Serpme ağla balık tutmak, olta ile balık tutmaya hiç benzemiyor.
Sermeyi atmadan önce balıkları görüyorsun, sonra Bolu Bey’inin, Köroğlu’nu yakalamak için üstüne attığı ağ gibi ağı atıyor ondan sonra çekiyorsun.
Her atığında onlarca sazan ağın içinde. Avcı abartısı değil anlatılanlar. İki saat ya oldu ya da olmadı. Koca bir su tenekesi sazan yakalandı.
Bu arada içinde bir de  Yayın Balığı  vardı. Hem de kocaman.  Doruk ve arkadaşları, yayın balığını aralarında paylaştılar.
Bir Teneke sazan balığını da köy halkına dağıttılar. 
Aras nehri Söylemez’in içinden akarken, köy halkının balıkçılıkla hiç ilgilenmemesinin yorumunu değerli okuyanlara bırakmak zannedersem doğru seçim olacak.
O akşam Doruk ve arkadaşları yayın balığının lezzetiyle tanıştılar. Bir hafta boyu da balık muhabbeti yaptılar.
Kar yağana kadar serme atıp sazan tutular. Birazcık olsun, renk kattı serpme kamu personelin durağan yaşamına…

                                                                                …/…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder