25 Mayıs 2020 Pazartesi

İZİN


                                                                                     
Söylemezde balık avı hem yerli halk nazarında hem de kamu personeli arasında yeni bir çığır açmıştı. Özellikle hafta sonlarına renk katıyor, ayağına çizme giyen,   serpme atmayı öğrenmek isteyen, cumartesi pazarı iple çekiyordu.
Öğleden sonra Jandarma Takım Komutanlığı bahçesinde tonlanmak, rutinleşti.
Halk, jandarmadan korkmak yerine, onunla bütünleşmeyi sevdi. Derdi olan, şikayeti olan ya da derdine derman arayan çekinmeden kapıyı çalabiliyordu.
Duruk kısa sürede yöre halkıyla kurduğu diyalogdan memnundu. Zira halkla kurulan sıcak ilişki, hem görevini kolaylaştıracak hem de bilgi akışı hızlanacaktı.
Deyim yerindeyse, bölgede sinek uçsa haberi olacaktı. Bölgesinde emniyet asayişin sağlanmasına giden doğru yol, hem mıntıkayı bilmeden hem de haber almaktan geçiyordu.
Aras’a tor atma, balık tutma işi birkaç hafta sürdü. Havalar serinlemiş, kış geliyorum diye mektup yazmıştı. Mektup adrese ulaştıktan sonra, kara kışın kapıyı çalması gecikmedi. Gelirken yanında bembeyaz gelinliğini de getirmişti. Hem de eteği yerde sürünen model- dendi.
Yer beyaz, gök gri olmuştu. Güneş kime küsmüş niçin saklanmış Doruk bir anlam veremedi. Artık Söylemezde yaşam sınırlanmıştı.
Isı düşmüş, soğuk uçan kuşu kanadından vurmuştu. Erzurum Muş kara yolu kısa sürede olsa ulaşıma kapandı. Kara yolları iş marinaları yolu açana kadar yol iz yoktu.
Neyse ki yolların açılması çok uzun sürmedi. Her sabah ana yoldan geçen, mutat 5 otobüs, (Karayazı Tekmen Hınıs ve Muş)i ve Cizre’den kömür çeken nakliye kamyonları seferlere başladı.
Yolun açılması demek, ekmeksiz kalmamak anlamına geliyordu. Zira Nahiye deki iki lokantanın ve Jandarmanın ihtiyacı olan ekmek, Hasankale ilçesindeki fırınlardan geliyordu.
Karın yağışıyla adli mülki askeri hizmetlerin tamamı askıya alınmış, evraklar hava muhalefeti nedeniyle muamele ten infaz edilir hale gelmişti.
Hava sıcaklığının sıfırın altına  -20/30 dereceyi gördüğü bedenen hissediliyor, gözle görülüyor, Meteorolojinin verileriyle de bilimsel olarak yapılan ölçümler paylaşılıyordu.
Makam odaları, mutfak, koğuşta döküm soba yanmasına rağmen, oda sıcaklıklarının 16 derecenin üzerine çıkmadığına şahit oldu Doruk!
Aras nehri donmuş, üstü karlarla örtülmüş, o da bütün hizmetlerini mevcutlu yapmaktan, muamele ten infaz eder olmuştu. Üstünden ganı geçse gıkı çıkmıyordu.
Hani okullarda çocuklara dört mevsim öğretiliyor ya, Doruk yaşayarak örendi ki bu bilgi külliyen temelsiz. Aylar bir birini kovalamış, Nisan ayı sonu olmuştu.
Söylemezde kar daha delinmemiş, hava ısınmamıştı. Mayıs ayında bir de yıllık izin kâğıdı göndermişler, bu kışta kıyamette izine ayrılıp nereye gidecek?
Bazen kader ağlarını kendi örerken, güzel düğümlerde atıyor. Bu zamansız plansız izne ayrılma kendiliğinden bir tatile dönüştü.
Doruğun, Karadeniz Bakır işletmelerinde İnşaat mühendisi olarak çalışan bir abisi vardı, telefonla görüşüp, izne ayrıldığını, iznini yanında geçireceği müjdesini verdi.  
Her yer bembeyaz kar!
Apar topar hazırlandılar.
Erzurum'a Telefon edip bir otelde bir geceliğine yer ayırttı,  petrol ofisinde mola veren yolcu otobüslerinden birinde yer bulup, Erzurum’a yolculuk başladı.
Pasinler ovası karlar altındaydı. 
Askeri birlikler kış tatbikatı için, ovaya inmiş, kardan ev yapmışlar, Pasinler ovasında  bir orduyu barındıracak, buz evler vardı.
Erzurum’da saçaklardan sarkıtlar sarkıyor caddeler, kızakla kayılacak kadar tehlikeli ve kaygan.  Doruk eşi ve kızı bir geceyi otelde geçirdi, ertesi sabah Artvin'e gidecek,  yarım otobüsle yola çıktı.
Tortum'a kadar her yer kar iken, ilçeden uzun dereye girince bahar gelmişti. Ağaçlar çiçek açmış, her taraf günlük güneşlik, hava sıcaklığı mevsim normallerinin üstünde. Şaşırıp kaldı doruk ve ailesi. Her yeri söylemez gibi zannedip kışlık kıyafetlerle çıkmışlardı yola.
Otobüste, Üzerlerindeki kışlıklardan kurtulabildikleri kadar kurtuldular. Yılan gibi kıvrılan daracık kara yolunda, uzun bir yolculuktan sonra Artvin'e ulaştılar
Artvin kent merkezi, çıkmakta keçilerin bile zorlanacağı dik bir yamaçtan tırmanılan tepe üzerine kurulmuştu.
Cennetten bir köşe gibi duruyordu yamaçta Artvin! Kardeşi ve ailesini Garajda karşıladı Abisi. Sonra Murgul'a başladı yolculuk!
Murgul küçük bir ilçe olmasına rağmen, Karadeniz Bakır İşletmelerine ait işletme tesisleri, lojmanı, Müteahhit, mühendis ve çalışanı ile birlikte, yaşam standardı Doruğun çalıştığı yerlere göre çok farklı.
Otuz günlük tatil, beklenilenden hem çok daha iyi geçmiş, hem de ufkunu açmıştı.  Ülkenin refahı, yer altı ve yer üstü kaynaklarının işlenmesi ve ekonomiye kazandırılmasıyla doğru orantılı olduğunu, yerinde gördü, tanıklık etti ve geleceğe olan inancını heyecanını 
yenileyerek geri döndü.

                                                                                           …/…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder