Bugün keyifli bir söyleşiyle huzurlarınızdayım. Nasıl heyecanlı olduğumu anlatamam. Konuya nasıl gireceğimi de bilmiyorum. Daha işin başında sürçülisan edersem affola diye söze başlamak istiyorum.
İlimizin Aynaali
isminde bir mekânı var.
Nezih bir yer!
Kahvesi, çayı, sultan çayı ile ünlü.
Nargile ile arası iyi olanlar da
buraya olta atar.
Tavla sevenler, doktoru, emeklisi, emeklinin biti kanlısı,
hali vakti yerinde esnaf; hoşsohbet-muhabbet etmek isteyen
soluğu bu mekânda alır.
Burada zaman öldürür ya da zaman
onu…
Şeytan beni de dürttü.
Avare avere dolaşıp durma, git biraz kulağının pası silinsin,
hem Türk sanat müziği dinle, hem tavla seyret diye
aklımı çeldi.
İtiraz etmedim, olur dedim gittim.
İyi ki de gitmişim.
Kapıdan girer girmez, eskiden KRT’ TV de “Sorguluyorum” programını
yapan, şimdi Zanka medya’nın kurucusu
Ferit Atay’da orada değil mi?
Gözlerime inanamadım.
Hem de bir koltukta tek başına oturuyor.
Yanında kimse yok!
Elinde bir bardak tavşankanı çay! Kendi kendime, bu fırsat kaçmaz dedim ve rotayı
Atay’a çevirdim.
-Ferit Bey, hoş geldin!
-Hoş bulduk!
-Tanışıyor muyuz?
-Siz beni tanımazsınız, ben sizi
tanıyorum. Ayrıca Facebook arkadaşıyız.
Gülümsedi.
-Buyurun oturun, diyerek karışında yer gösterdi.
Oturdum.
İzmir’de işi varmış, geçerken Manisa’yı da görmek istemiş. Onun için buradaymış.
-İyi ki buradasınız
dedim!
- Niçin diye sordu, ben sizi gökte
ararken yerde buldum. Uzun zamandır yaptığınız programları
hayranlıkla izliyorum.
Sorguladığınız, Emekli Amiral, Türker Ertürk’,
Gazeteciler, Selçuk Geçer ve Çetin Ünsalan ve Oğul Aktuna
gibi daha birçok kariyerinde uzmanlaşmış kişileri,
sizin sorguluyorum programlarınızda tanıdım.
Tarafsız
yayıncılık anlayışınızla, karanlığa yaktığınız
mumun ışığında, önümüzü görmeye başladık.
Meşalenizle
aydınlattığınız yolda, yolunu kaybedenlerin pusulası oldunuz.
Doğrusunu
isterseniz bazen sizi kıskanıyorum. Bazen de benim gibi sıradan bir vatandaşı
sorgulamadığınız için kızdığım da
oluyor dedim.
-Gülümsedi
ve haklısınız dedi. Sonra, takdir
edersiniz ki uzun soluklu programlar yapmak, reyting toplamak çok kolay değil.
Biz program yaparken, önce ne kadar dinleyiciye ulaşacağımızın
hesabını yaparız. Onun için donanımlı uzmanlara ihtiyaç duyar ve ekrana onlara
çıkartmayı tercih ederiz.
Birde RTÜK denen Demokles'in kılıcı sallanır durur
başımızda. Konuşma
arasında yanlış kullanılan bir kelime yayıncı kuruluşa,
ceza olarak geri döner.
Deyince,
bu sefer haklısınız demek düştü
bana ve fırsatı gole çevirdim.
Madem
siz benim gibi sıradan vatandaşı
programa çıkartıp ağırlayamıyorsunuz, izin verin şuracıkta
ben size birkaç soru sorayım.
-
Hiç beklemiyordu ki ne soracaksın deyiverdi.
-
Planladığım,
hazırladığım bir şey yok,
doğaçlama konuşuruz
dedim.
-
Türkiye’nin gündemindeki birkaç konuyu değerlendirmenizi
isteyeceğim.
-
Peki, konuşalım
dedi.
-
Çayları tazelemesi için görevliye işaret
ettim, koltuğa biraz daha yaslandım ve yılların sorgulayan
yayıncısını sorgulamak için ilk sorumu sordum.
-
Ferit Bey!
-
Sorularım Türkiye gündemiyle ilgili olacak. Cevap
vermek için uzmanlık ister mi onu bilemiyorum.
-
Takdir edersiniz ki Türkiye’nin gündemi çok yoğun
ve değişken bazen bir vatandaş
olarak takip etmeye yetişemiyoruz.
-
Ben aklımdan geçen soruları size kısa kısa sorayım siz
de istediğiniz gibi cevaplayın dedim olur anlamında başını
salladı.
HD.-Türkiye’nin
en çok konuştuğu
konulardan biri de İktidarın başının
ABD’ye yapılan ziyaret! Sizin bu konudaki düşüncenizi
alabilir-miyim?
FA-
Bu Sorunun cevabını, Türk Satan Müziğinin
güzide sanatçıları yıllar önce “Ellerim böyle boş Boş mu
kalacaktı, Gözümde hep böyle yaş, Yaş mı
olacaktı, Aramızda sıra dağlar,
Dağlar mı olacaktı” diye vermişti.
Bu kadar açık cevap varken başka
söz söylemek yersiz ve gereksiz olmaz mı?
HD-
Sizce Suriye Meselesi nedir?
FA-
Küresel sermayenin tıkır tıkır işleyen
projesidir. Ve hedefine UFO hızıyla son sürat yürüyor.
HD-
ABD başkanı Donald Trump, iktidarın başını
yaptırım ve Mal Varlığı ile tehdit ediyor. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
FA-
Mal varlığı sır değil.
Bunu Mısır’daki sağır Sultan bile biliyor.
Ona sorsanız daha detaylı bilgi verir. Yaptırım tehditleriyse, yazılan
bir senaryonun sahne almasıdır.
HD- Birkaç gün önce, kırbasındaki suyu tüketen
adam; "Suriyelileri göndermeyeceğiz" Biz mültecilere 40 milyar doları aşan destek verdik” diye bir cümle kurdu.
Bu ne anlama geliyor?
FA- Bunu anlamayacak ne var?
Yedi
günü 24 saat konuşmaktan aklı karıştı,
bir gün önce ne demişti, şimdi
ne diyeceğini unuttu. Bir şey
söylemesi gerekiyordu, Suriyeli
mültecilere tutundu. İstemeden gündemi de değişirdi.
Şimdi iktidar muhalefet mültecileri konuşuyor.
HD- Kendi Emeklimize verecek paramız
yok. Erken Emeklilikte yaşa takılanın hakkını vermezken, Suriyeliye 40 milyar
dolar vermekle övünen bir iktidar var.
Sahi iktidar ne yapmak istiyor.
FA- Ne yapmak istediklerini onlar da
bilmiyor. Kaptan yorgun, tayfa uzun yolculuk yorgunu, sağlıklı düşünme melekesi bitmiş.
HD-
Ferit Bey, çok vaktinizi aldım. Söyleşiyi ardışık 2 soruyla bitirmek isterim.
1 Türkiye nereye gidiyor
2- İktidar
niçin çuvalladı.
FA-1 İktidar
elindeki pusulayı kaybetti. Nereye gittiklerini bilmedikleri gibi hangi yöne
gittiklerinden de habersiz sığınacak liman arıyor.
2 Çuvallamanın sebebi ise çok açık. Anadolu’da Harman vakti hasat edilen
ürün, kuyulara gömülür, varsa depoda biriktirilir; artanda çuvallanır.
Çuvallamaktaki yorumu Türk milleti
ve seçmeni değerlendirse daha doğru ve
sağduyulu bir değerlendirme olur.
HD- Ferit Bey!
Bu anı hiç unutmayacağım, anılarımda başköşede olacak. Bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
FA-
Asıl ben teşekkür ederim. Manisa’daki kısa ziyaretimi renklendirdiniz. Evlat, bize iki
Türk Kahvesi, sade ve kırk yıl hatırı olandan olsun...
Küçük Not:
Söyleşi Tamamen Hayal Ürünüdür.